Şefaat Var mıdır ? Hak mıdır ? – Delilleri İle Birlikte Şefaat

2 Yorum

Şefaat konusu,Ehl-i sünnet (peygamber ve ashabının yolunu takip edenler) ile ehl-i bidat(peygamber ve ashabının yolundan sapanlar)  arasında tartışma konusu olmuş bir meseledir.

Şefaat ; yardım etmek manasındadır.Dini terim olarak ise ; mahşer günü,günahlarından ötürü cehenneme girecek olan müslüman kimselere ; Allah’ın müsaadesiyle peygamberlerin,velilerin ve salih kimselerin vesile olması ve Allah’tan o kişinin affını dilemesidir.Burada dikkat edilmesi gereken husus şudur ki ; şefaat edecek olan zat,Allah’ın izni olmadan kimseye şefaat edemez.Herşey Allah’ın izni iledir.

YAZININ DEVAMI

Kader Konusu – Kader Var mıdır ?

2 Yorum

Kader haktır ve vardır.Hakkında bir çok ayet ve hadis vardır.
Ehl-i Sünnet’in tümünün ittifakı bu yöndedir.Aksini iddia edenler Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) ve güzide ashabının yolundan sapmışlardır.
Kader bahsi,ilahi bir sır olup,kurcalanması sakıncalı bir mes’eledir.

YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

Kabir Azabı Var mıdır ? – Delilleri İle Birlikte KABİR Ahvali

Yorum bırakın

— Kabir Azabını İnkar Edenlere Karşı —

Kabir Azabı Var mıdır ? – Delilleri İle Birlikte KABİR Ahvali

Kabir azabı,sual,mizan gibi ahiret meselelerine akaidde (inanç esaslarını ele alan ilimde) “sem’iyyat” denir.Kabir alemi,dünya hayatından sonra,fakat ahiretteki dirilişten (kıyametten) önce olduğu için ikisinden de ayrıdır. [Yani kabir alemi,ne dünyadadır,ne de ahirettedir.İkisi arasında ‘berzah’ denilen alemdir.] Berzah ; iki şey arasında ki engel demektir.

Müminun suresi 100.ayet bu durumu niteler ; “(Ölümlerinin ardından) onların arkasında,(kabirlerinden) diriltilecekleri o (kıyamet) gün(ün)e kadar (devam edecek) bir engel vardır (ki,o ölüm engeli ve kabir alemi,onların tekrar dünya hayatına dönmelerine mani olarak kalacaktır,ahiretteki hayatları ise dünyadan çok farklı olacaktır.)”

Kabir ahvali ; sual,azap ve nimet olmak üzere 3 kısımdır.
İlk kısım ‘sual’ kısmıdır ki burda sorgu melekleri kişiyi sorgular.
İkinci kısım azaptır.Bu ; sorgulamadan ‘kötü’ sonuç alan kafirler veya ‘asi’ müslümanların çekeceği azaptır. Daha fazla

İman Nedir ? Hakiki ve Muteber İman Nasıl Olur ?

Yorum bırakın

Bu yazı islamikoru.com tarafından Yahudiler ve Hristiyanlar Allah’a ve ahiret gününe inansa ve Hz.Muhammed’in ‘varlığını kabul etse ve ona yalancı demese,getirdiklerine uydurma demese’ cennete girerler’ diyen İlahiyat Profesörü Hayrettin Karaman’a ve bu görüşü savunanlara karşı hazırlanmıştır.

İman Nedir ?

İman ; lügatta ‘inanmak’ demektir.
Dini terim olarak ise ; inanılması gereken esasları kalp ile tasdik edip,dil ile tasdik ettiğini söylemektir.

İnanılması gereken esaslar nelerdir ? 

İnanılması gereken esaslar,temelde 6 tanedir.

  1. Allah’ın varlığına ve birliğine inanmak
  2. Meleklere inanmak
  3. Kitaplara inanmak
  4. Peygamberlere inanmak
  5. Ahiret gününe inanmak
  6. Kader ile kazaya ve hayır ile şerrin Allah’tan olduğuna inanmak

‘İman Etmek’ ve ‘Tasdik Etmek’ Tabirlerini Nasıl Anlamalıyız ?

İman etmek ; bir şeye ; varlığı,yokluğu,iyiliği,kötülüğü,doğruluğu,yanlışlığı vb. vasıflardan herhangi biriyle yada birkaçıyla beraber inanmaktır.
Mesela ; İmanın altı şartından birincisi olan ‘Allah’ın varlığına ve birliğine inanmak’ şartında inanılan vasıflar iki tanedir.Bunlar ; Allah’ın ‘varlığı’ ve ‘birliği’dir. 

Tasdik etmek ise ; kişinin iman ettiği şeyi,kalp ile doğrulaması ve bunu dili ile söylemesidir.Tasdik etmenin karşı konulamaz,doğal sonucu şudur ki ; tasdik eden,tasdik ettiğine tabi olup,onu savunmayı ve ona uymayı kabul etmiş olur.Çünkü insan fıtratı ; kalbinin ve aklının doğru bildiğini uygulamaya ve doğru bildiğine uymaya meyillidir.

Doğru tektir.Gerçekten doğruyu tasdik edenler,tasdik ettikleri şeyi fıtrat gereği savunduğu gibi,yanlış olan bir şeyin doğru olduğunu düşünenlerde,o kabul ettikleri doğru uğrunda savaşır ve inandıkları durumu savunur. Daha fazla

Kader'e İman – Kader'e İman Şart Değil Diyenlere Reddiye

Yorum bırakın

Zamanımızda bir takım câhiller ve sapıklar türetilmiştir. Kadere îmân Kur’ân’da yoktur, hadîslerle de îmân sâbit olmaz, O halde Kader’e îmân mecbûriyeti yoktur, gibi açık küfür sözlerini sarf etmekten çekinmemektedirler. Böylece bir yanda kâfir inancı sergilemekte, diğer yanda da başkalarını dahi kâfirleştirmeye çalışmaktadırlar. Maksadımız, Kader isbâtından çok, meseledeki bakış açısı noktasında hasta olan bir zihniyetin tahlîl ve teşhîsidir. O bakımdan yapacağımız bilinen bir usûlle delîlleri ortaya koymak olmayacaktır.
———————————————
Kur’ân’da Kader’e Îmân
İle Alâkalı Âyet Yok mudur?
———————————————
Kur’ân’da Kader’e Îmân ile alâkalı bir âyet değil, âyetler vardır.Aksini iddiâ edenler hem yalan söylemekte hem de Allah celle celâlühû’yu yalanlamaktadırlar.
Evet,“Kur’ân’da kader’e îmân ile alâkalı âyet yoktur” diyenler yalan söylemekte ve birçok âyeti inkâr etmektedirler. Nebi sallallâhu aleyhi ve sellem ile bütün bir Ümmet’in karşısına geçerek bir takım âyetleri “farklı yorumlama” ismi altında tahrîf etmeleri ve yaptıklarına yorum kılıfı geçirmeye çalışmaları Onları sözü edilen âyetleri inkâr etmiş olmaktan aslâ kurtaramaz.
Nitekim Kur’ân’da, (Şüphesiz biz her şeyi bir kaderle yarattık)[1], (Allah’ın emri/işi, takdîr edilen bir kader olmuştur.),[2] (Bu azîz ve alîm(olan Allah)’in takdîridir.)[3] gibi birçok âyette Kader isbât edilmektedir. Daha fazla

İtikat Dersleri -12- (Dinden Çıkaran Sebepler Devamı)

Yorum bırakın

İtikat Dersleri -11- (Dinden Çıkaran Sebepler) bölümünü okumak için buraya tıklayınız

  • Kur’anla ilgili sözler

a) Kur’an’ın tamamını veya bir kısmını inkâra götüren ifadeler.

b)Kur’an’daki iman,ibadet,hukuk,ahlâk konularına ilişkin bilgilerin yanlışlık ve eksiklik taşıdığını öne süren ifadeler.

c)Kur’an’ın haramkıldığını helâl gösteren ifadeler.

Mesela ; Faiz,Zina,Domuz eti yemek,haksız yere adam öldürmek gibi,haramlığı kesin olarak sabit olan hareketlerin caiz olduğunu iddia etmek.

d) Et ve Ekmek gibi helâl olduğu kesin icma ile sabit olan şeylerin haram olduğunu ifade eden sözler.

  • İslâmî ilimlerle ve İslâm âlimleriyle ilgili sözler

a) İslâmî (Tefsir,fıkıh,hadis,vb.) ilimlere ve İslâm âlimlerine karşı tavır alıp dinin gelişmesine yönelik hizmetleri engelleyici sözler.

Mesela ; Hafızlık yapan (Kur’an’ı Kerim’i ezberleyen) kişinin bu amelini hakir göreren ona : “Cenaze imamı mı olacaksın ? bu sana ne faide verir,vah zavallı çocuk  beynin tahrib oluyor,bu çocuklara yazık değil mi?” şeklinde ifadeler kullanmak.

b) İslâmiyeti temsil ettiklerinden dolayı âlimler hakkında sarfedilen alaycı ve küçümseyici ifadeler.

Daha fazla

İtikat Dersleri -11- (Dinden Çıkaran Sebepler)

Yorum bırakın

İtikat dersleri -10- bölümünü okumak için buraya tıklayınız.

SORU : Mürted kimdir ?

CEVAP : İslâm dinini kabul ettikten sonra dinden çıkan kimsedir.

Şöyle ki ; Hiç küfre bulaşmadan esasen müslüman olan veya küfre bulaştıktan sonra İslâm dinini kabul edip onunla şereflenen şahsın,yeniden başka bir dine dönmesi veya hiç bir dinin müntesibi olmayıp inkâra sapmasıdır.

SORU : İslâm dini ile şereflenen bir müslümanın mürted olması (dinden çıkması) nı gerektiren sebepler nelerdir ?

CEVAP : Bir müslümanın mürted olmasını gerektiren sebepler başlıca dört kısımdır.

  1. Söz
  2. Fiil
  3. İtikat (inanç)
  4. Şek (şüphe)

SORU : Bir müslümanın kâfir olmasını gerektiren sözler,yani ;”Elfaz-ı Küfür” delerdir ?

CEVAP : Bu sözler genel olarak aşağıdaki ana başlıklarda toplanmıştır.

  • Ulûhiyet : Allah-u Tealâ’nın ilâh olmasıyla ilgili sözler;

Daha fazla

İtikat Dersleri -10- (Mü'min,Kafir,Münafık)

1 Yorum

İtikat Dersleri -9- Bölümünü okumak için buraya tıklayınız

SORU : İnanç Bakımından insanlar kaça ayrılır ?

CEVAP : İnanç bakımından insanlar üç kısımdır ;

  1. Mü’min
  2. Kâfir
  3. Münafık.

SORU : Mü’min kime nedir ?

CEVAP : İslâm dininde kesin delillerle sabit olup “Zarûriyat-ı diniyye” diye isimlenen esasları ve hükümleri kalp ile tasdik edip kabullenen kişiye denir.

SORU: Kâfir kime denir ?

CEVAP : İslâm dininde kesin delillerle sabit olan hükümlerin hepsini veya birini kabul etmeyip inkâr eden kişiye denir.

SORU : Münafık kime denir ?

CEVAP : İslâm dininde kesin delillerle sabit olan hükümlerin kalben tasdik etmediği halde diliyle “tasdik ettim” diyen kişidir.Münafıkların İslâm’a zararı kâfirlerinkinden fazla olduğu için onların azabı Kâfirlerin azabından daha şiddetli olacaktır.

SORU : Kâfirler genel olarak kaç kısımdır ?

CEVAP : Kâfirler bir çok kısımlara ayrılmakla beraber yaygın olanları şunlardır ;

  • Tabiatçılar : Bu kısım kâfirler,kâinatı yoktan varedenin Allah-u Tealâ olduğunu inkâr edip,bütün mahlûkatı zaman ve tabiata dayandıran kişilerdir.
  • Putperestler : Kâinatı yoktan varedenin Allah-u Tealâ olduğunu kabul etmekle beraber,Allah-u Tealâ’nın bir olduğuna inanmayıp,bir çok yaratıcı ve mabudun varlığına inanan kimselerdir.
  • Felsefeciler : Kâinatı yoktan vareden Allah-u Tealâ’nın varlığını ve birliğini kabul etmekle beraber,Peygamberlik müessesesini ve onların tebliğ ettiği şer’i hükümlerin hepsini veya birini inkâr eden kimselerdir.
  • Ehl-i Kitap : Yahudi ve Hristiyanlar.Bunlar Allah-u Tealâ’nın varlığını ve birliğini,Peygamberliği ve Şeriatı kabul etmekle beraber,bir kısım  Peygamberleri inkâr eden kimselerdir.

(Cübbeli Ahmet Hoca – İtikat Risalesi Sh.48-49)

İtikat Dersleri -10- (Mü’min,Kafir,Münafık)

1 Yorum

İtikat Dersleri -9- Bölümünü okumak için buraya tıklayınız

SORU : İnanç Bakımından insanlar kaça ayrılır ?

CEVAP : İnanç bakımından insanlar üç kısımdır ;

  1. Mü’min
  2. Kâfir
  3. Münafık.

SORU : Mü’min kime nedir ?

CEVAP : İslâm dininde kesin delillerle sabit olup “Zarûriyat-ı diniyye” diye isimlenen esasları ve hükümleri kalp ile tasdik edip kabullenen kişiye denir.

SORU: Kâfir kime denir ?

CEVAP : İslâm dininde kesin delillerle sabit olan hükümlerin hepsini veya birini kabul etmeyip inkâr eden kişiye denir.

SORU : Münafık kime denir ?

CEVAP : İslâm dininde kesin delillerle sabit olan hükümlerin kalben tasdik etmediği halde diliyle “tasdik ettim” diyen kişidir.Münafıkların İslâm’a zararı kâfirlerinkinden fazla olduğu için onların azabı Kâfirlerin azabından daha şiddetli olacaktır.

SORU : Kâfirler genel olarak kaç kısımdır ?

CEVAP : Kâfirler bir çok kısımlara ayrılmakla beraber yaygın olanları şunlardır ;

  • Tabiatçılar : Bu kısım kâfirler,kâinatı yoktan varedenin Allah-u Tealâ olduğunu inkâr edip,bütün mahlûkatı zaman ve tabiata dayandıran kişilerdir.
  • Putperestler : Kâinatı yoktan varedenin Allah-u Tealâ olduğunu kabul etmekle beraber,Allah-u Tealâ’nın bir olduğuna inanmayıp,bir çok yaratıcı ve mabudun varlığına inanan kimselerdir.
  • Felsefeciler : Kâinatı yoktan vareden Allah-u Tealâ’nın varlığını ve birliğini kabul etmekle beraber,Peygamberlik müessesesini ve onların tebliğ ettiği şer’i hükümlerin hepsini veya birini inkâr eden kimselerdir.
  • Ehl-i Kitap : Yahudi ve Hristiyanlar.Bunlar Allah-u Tealâ’nın varlığını ve birliğini,Peygamberliği ve Şeriatı kabul etmekle beraber,bir kısım  Peygamberleri inkâr eden kimselerdir.

(Cübbeli Ahmet Hoca – İtikat Risalesi Sh.48-49)

İtikat Dersleri -9- (Fiili Sıfatlar)

1 Yorum

İtikat Dersleri -8- Bölümünü okumak için buraya tıklayınız.

SORU : Fiili sıfatlar ne demektir ?

CEVAP : Allah-u Tealâ’nın kâinatla olan münasebetini en açık bir şekilde ifade eden ve O’nun kâinatı yaratış ve idare edişini oldukça ayrıntılı bir biçimde anlatan sıfatlardır.

Allah-u Tealâ’nın : Tahlik (icat etmek,yoktan yaratmak) Terzik (rızık vermek),İhya (diriltmek),İmate (öldürmek),Ten’im (nimet vermek), Te’zib (azap etmek) gibi bütün fiilleri,Allah-u Tealâ’nın sübûtî sıfatı olan “Tekvin” sıfatına raci (dönücü)dür.

SORU : Matürîdîler,Allah-u Tealâ’nın sübûtî (zatî) ve fiilî sıfatları hakkında ne demişlerdir ?

CEVAP : Bu sıfatların hepsi Allah-u Tealâ’nın zatı ile kaim (zatında) olup kadimdirler.

Zira kulların görme,işitme gibi sıfatları onlardan ayrılır.Allah-u Tealâ’nın sıfatları ise O’ndan ayrılmaz.

SORU : Bu sıfatların kadim olmasının manası nedir ?

CEVAP : Allah-u Tealâ’nın zatının evveli (başlangıcı) olmadığı gibi,zatıyla kaim olan bu sıfatların da evveli yoktur.

Zira kadim (evveli olmayan) zatın,kadim olmayan (hâdis;sonradan olan) sıfatlara mahal olması (onlarla vasıflanması) düşünülemez.

Selefiler ve Eş’arîler’de sübûtî (zatî) sıfatlar hakkında Matürîdîlerle aynı görüştedirler,ancak Eş’arîler,fiilî sıfatların hâdis olduğunu ileri sürmüşlerdir.

Onlar,ilim sıfatına kudret ve iradenin eklenmesiyle fiilî sıfatların tamamlanabileceğini görüşündedirler.

Onlara göre Matürîdilerin fiilî sıfat olarak kabul ettikleri sıfatlar,doğrudan sıfat olmayıp ilim,kudret ve iradenin taallûklarını temsil ederler.

Dolayısıyla hadis olan bu sıfatlar Allah-u Tealâ’nın zatıyla kaim değildirler.

SORU : Allah-u Tealâ’nın sübûtî ve fiilî sıfatlarının zatı ile olan münasebeti nedir ?

CEVAP : Allah-u Tealâ’nın bu sıfatları,zatının ne aynı ne de gayrıdır.

SORU : Bir şey diğer bir şeyin aynı değilse hayrı olması,gayrı değilse,aynı olması lâzım gelir.Buna göre yukarıdak ifade çelişkili değil midir ?

CEVAP : Çelişkili değildir,çünkü “Şerhu-l Emalî” de belirtildiği üzere Ehl-i Sünnet âlimleri : “Sıfat zatın aynı değildir.” derken,sıfatları zatın aynı kabul etmek suretiyle,onların mevcûdiyetini ortadan kaldıran bazı Mutezilî kelâmcılarla İslâm filozoflarının hatasından kurtulmuşlar,”Gayrı değildir.” derken de bu sıfatların “Kulların sıfatları” gibi olduğu düşüncesinden kaçınmışlardır.

Veya : “Gayri değildir.” derken sıfatı zattan ayırıp beşer seviyesine indiren ve İsa (Aleyhisselam) ın bedeninde maddileştiren Hristiyanların yanlış inançlarından kaçınmak istemişlerdir.

 

(Cübbeli Ahmet Hoca – İtikat Dersleri Kitabı : sh – 46-48 )

Older Entries