Diyalogçulara Reddiye – Yahudi ve Hristiyanlar Allah'a ve Ahiret'e İnanmakla Mümin Sayılmaz

Yorum bırakın


Yahudi ve Hristiyanlar ; yalnızda Allah’a ve ahiret gününe iman ederek mümin sayılamazlar.İmanın 6 esasını’da kabul etmeleri şarttır
Bir takım kimseler Bakara Suresi’nin 62.ayeti kerimesini delil getirererek,Yahudi ve Hristiyanların da mümin olduklarını iddia etmektedirler.

Halbuki bu ayet-i celilenin manası bu olsaydı Mevla Teala ; “Onlar içerisinde Allah’a inananlar” buyurarak müminleri ayrı tahsis etmezdi. (Ayrıca zikretmezdi)

Ayrıca Mevla Teala ; “(Ey müminler ! Sizi Yahudilik ve Hristiyanlığa davet edenlere) deyin ki :Biz Allah’a,bize indirilmiş olan (Kur’an)a,İbrahime,İsmail’e,İshak’a Yakub’a ve o (İbrahim ile İshak’ın) torunlar(ı olan oniki boy)a indirilmiş olan (sayfalar)a,Musa’ya ve İsa’ya verilmiş olan (Tevrat ve İncil kitapların)a ve peygamberlere Rablerinden verilmiş olanlar(ın tamamın)a iman ettik.Biz(Yahudi ve Hristiyanlar gibi,kimine inanıp kimini inkar ederek) onlardan hiç biri arasında ayrım yapmayız.Ayrıca biz ancak O(nları gönderen Allah-ı Azümüşşa)na (tam manasıyla boyun eğerek) teslim olucu (Müslüman) kimseleriz. (Bakara Suresi : 136) kavli şerifiyle imandan kastedilen manayı açıklamış,peşinde de ;

“(Ey Habibim ve ashabı!) Şimdi eğer o (Yahudi ve Hristiyan)lar sizin kendisine inanmış olduğunuz o şeylere (o iman esaslarına) sizin gibi iman ederlerse,muhakkak doğru yolu bulmuşturlar.Eğer yüz çevirirlerse,onlar ancak (bir çekişme,düşmanlık ve sapıklıktan ileri geçmeyen) büyük bir karşı çıkış içindedirler.” (Bakara Suresi : 137) buyurarak Rasulüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellam)in imanı gibi imanı olmayanın hidayetten uzak olduğunu beyan etmiştir.

Yine böylece Ehl-i Kitab’ın kafirlik damgasından kurtularak mümin sayılıp,cennete girdirilmeleri için Allah’a ve ahirete iman etmiş olmaları yeterli olacak olsaydı,Allah-u Teala İsrailoğullarına hitaben : “Beraberinizde bulunan (Tevrat)ı (itikadi konularda,tarihi kıssalarda ve ahir zaman peygamberinin vasıfları gibi mevzularda) tasdik edici olarak indirmiş olduğum şere iman edin.(İlk önce sizin iman etmeniz gerekirken) onu inkar eden ilk kafir siz olmayın.

Ayetlerim(i yerlerinden oynatma veya tümüyle değiştirmey)e karşılık az bir paha (sayılacak dünya malı) satın almayın ve Benden,yalnız Benden hakkıyla sakının (da hakkıyla uyup iman edin)!” (Bakara Suresi : 41) buyurarak,onlara Kur’an’a imanı emredermiydi ?

Bir de Kur’an’ı Kerim’i inkar etmeleri nedeniyle onları “İnkarcı ilk kafir” olmaktan nehyedermiydi ?

www.islamikoru.com tarafından ; “Yahudi ve Hristiyanlar Cennete Girecek Diyenler Cennete Giremez” adlı kitaptan yazılmıştır.

Hristiyan ve Yahudilerin’de Cennete Girebilecekleri Söylemi (Reddiye)

1 Yorum

Yeni Sitemize Giriş İçin TIKLAYINIZ

Hristiyan ve Yahudilerin’de Cennete Girebilecekleri Söylemi (Reddiye)

Dinler Arası Diyalog ve Ilımlı İslam söylemlerinin yoğunlaştığı günümüzün sıkça konuşulan konularından birisi de ehli kitap olarak nitelenen Hristiyan ve Yahudilerin de cennete girebilecekleri,cennete girmek için yalnızca Müslüman olmak gibi bir şartın bulunmadığı yolundaki söylemler olmuştur.

Söz konusu tartışmanın geçmişi aslında daha öncelere dayanmaktadır.Geçen yüzyılın sonlarında yaşayan ve (Mason olduğu tescillenen ve delilleriyle bilinen bkn ; CEMALEDDİN AFGANİ )Cemalettin Afgani-Muhammed Abduh çizgisinin bir parçası durumunda olan Reşit Rıza,Menar isimli tefsirinde Hristiyan ve Yahudilerin de Allah’a ve Ahiret gününe iman etmek ve iyi işler yapmak kaydıyla cennete gidebilecekleri yolunda görüşler ortaya koymuştur.

Reşit Rıza‘nın bu yorumu daha sonra bu yöndeki birçok tefsire kaynaklık etmiş bulunmaktadır.İslam dünyasını önemli Kur’an tefsircilerinin büyük çoğunluğunca kabul edilmeyen bu görüş,Ilımlı İslâm ve Dinler Arası Diyalog söylemlerinin son derece yoğunlaştığı son dönemlerde yeniden gündemleri işgal etmeye başlamıştır.Bir örnek olması bakımından bu konuda Fethullah Gülen‘e ait bir beyanı sizlerle paylaşalım ve ne derece yanlış bir beyan olduğunu tartışalım.

Fethullah Gülen Diyor ki ;

“Herkes kelimeyi tevhidi esas alarak çevresine bakışını yeniden gözden geçirmeli ve ıslah etmelidir.Hatta kelimeyi tevhidin ikinci bölümü,yani Muhammed Allah’ın Resulüdür kısmını söylemeksizin sadece ilk kısmını ikrar eden kimselere rhmet ve merhamet bakışıyla bakılmalıdır.Zira hadislere göre kıyamet günü Allah’ın sonsuz rahmeti öyle bir tecelli edecek ki şeytan bile umuda kapılacak ve bu rahmetten istifade edip edemeyeceğini merak edecek.Böylesine ali cenap bir merhamet karşısında bizim cimrilik etmemiz ve bu cimriliği temsil etmemiz tasavvur edilemez.Hem sonra bunun bizimle alakası ne hükümranlık Onun,hazine Onun hepsi Onun kulları.Öyleyse herkes haddi aşmaktan kaçınmalıdır.” (Fethullah Gülen ; Fasıldan Fasıla Naklen Koza’dan Kelebeğe Sayfa 131)

Hristiyanlara ve Yahudilere yönelik yumuşak söylemler yalnızda yukarıda belirtilen Fethullah Gülen’in sözünden ibaret değildir.Ama biz sayfalar dolduracak tarzda bunları nakletmeyeceğiz.Yalnızda bir kaç örnek daha vererek konuyu bitirmek istiyoruz.

Daha fazla

Hristiyan ve Yahudilerin'de Cennete Girebilecekleri Söylemi (Reddiye)

1 Yorum

Hristiyan ve Yahudilerin’de Cennete Girebilecekleri Söylemi (Reddiye)

Dinler Arası Diyalog ve Ilımlı İslam söylemlerinin yoğunlaştığı günümüzün sıkça konuşulan konularından birisi de ehli kitap olarak nitelenen Hristiyan ve Yahudilerin de cennete girebilecekleri,cennete girmek için yalnızca Müslüman olmak gibi bir şartın bulunmadığı yolundaki söylemler olmuştur.

Söz konusu tartışmanın geçmişi aslında daha öncelere dayanmaktadır.Geçen yüzyılın sonlarında yaşayan ve (Mason olduğu tescillenen ve delilleriyle bilinen bkn ; CEMALEDDİN AFGANİ )Cemalettin Afgani-Muhammed Abduh çizgisinin bir parçası durumunda olan Reşit Rıza,Menar isimli tefsirinde Hristiyan ve Yahudilerin de Allah’a ve Ahiret gününe iman etmek ve iyi işler yapmak kaydıyla cennete gidebilecekleri yolunda görüşler ortaya koymuştur.

Reşit Rıza‘nın bu yorumu daha sonra bu yöndeki birçok tefsire kaynaklık etmiş bulunmaktadır.İslam dünyasını önemli Kur’an tefsircilerinin büyük çoğunluğunca kabul edilmeyen bu görüş,Ilımlı İslâm ve Dinler Arası Diyalog söylemlerinin son derece yoğunlaştığı son dönemlerde yeniden gündemleri işgal etmeye başlamıştır.Bir örnek olması bakımından bu konuda Fethullah Gülen‘e ait bir beyanı sizlerle paylaşalım ve ne derece yanlış bir beyan olduğunu tartışalım.

Fethullah Gülen Diyor ki ;

“Herkes kelimeyi tevhidi esas alarak çevresine bakışını yeniden gözden geçirmeli ve ıslah etmelidir.Hatta kelimeyi tevhidin ikinci bölümü,yani Muhammed Allah’ın Resulüdür kısmını söylemeksizin sadece ilk kısmını ikrar eden kimselere rhmet ve merhamet bakışıyla bakılmalıdır.Zira hadislere göre kıyamet günü Allah’ın sonsuz rahmeti öyle bir tecelli edecek ki şeytan bile umuda kapılacak ve bu rahmetten istifade edip edemeyeceğini merak edecek.Böylesine ali cenap bir merhamet karşısında bizim cimrilik etmemiz ve bu cimriliği temsil etmemiz tasavvur edilemez.Hem sonra bunun bizimle alakası ne hükümranlık Onun,hazine Onun hepsi Onun kulları.Öyleyse herkes haddi aşmaktan kaçınmalıdır.” (Fethullah Gülen ; Fasıldan Fasıla Naklen Koza’dan Kelebeğe Sayfa 131)

Hristiyanlara ve Yahudilere yönelik yumuşak söylemler yalnızda yukarıda belirtilen Fethullah Gülen’in sözünden ibaret değildir.Ama biz sayfalar dolduracak tarzda bunları nakletmeyeceğiz.Yalnızda bir kaç örnek daha vererek konuyu bitirmek istiyoruz.

Daha fazla

Bediüzzaman’ın Talebelerinden Diyalogçulara : Biz Onlardan Beriyiz

Yorum bırakın

Arifan Dergisi irşad vazifesine tam gaz devam ediyor, okumayanlar çok şeyden mahrum oluyorlar. Reddiyeler, yanlışlıklar ve gerçekler Arifan Dergisinde aylık olarak sizlere sunuluyor.

Ağustos 2011 sayısının konusu “Allah katında tek din İslamdır” toplantısıydı. Yurt içinden ve dışından yaklaşık 70 âlimin iştirak ettiği toplantıda Cemaleddin Afgani, Muhammed Abduh ve Reşid Rıza gibi Masonların açtığı tahrif yolu ve takipçilerinin günümüzde yaptığı sapıklıklar deşifre edildi. Toplantıya dinler arası diyaloğa alet edilen Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin gerçek talebeleri de katıldı.

Neden haberiniz olmadı? Çünkü dinsiz donsuzların ayinlerini gösterenler işlerine gelmediği için bu toplantıları görmezden geldi.

DİYALOGCULARIN SAİD-İ NURSİ BEDİÜZZAMAN HAZRETLERİNİ İSTİSMARLARINA REDDİYE

Yalnız Bazılarının Üstad Bediüzzaman Hazretlerini bu işe karıştırarak “ondan delil alıyoruz” gibi laflarla hüküm çıkartmalı asla doğru değildir. Bunu mutlaka söyleyelim. Çünkü biz bu meseleyi burada bulunanlardan Mehmet Fırıncı ağabeyimiz ile istişare ettik. Kendisi üstadın talebesidir, onunla birlikte evinde üç ay kalmıştır.

Ayrıca Mehmet Paksu ve Kenan Hoca Efendi ile iştirak ettik. Şu anda bu hocalarımız aramızda bulunmaktadır. Üstad Bediüzzaman Hazretleri açıkça diyor ki: “İslam diğer dinleri neshetmiştir.”

Üstad Bediüzzaman Hazretlerini’nin ileri gelen talebelerinden olan Abdülkadir Badıllı ağabeyimiz de Urfa’dan bir mazareti sebebiyle gelemedi. Selamları, hürmetleri var. Büyüğümüzdür kendisi, o da bu meseleyi Lalegül Fm’de canlı olarak beyan etti.

   “Biz Üstadın talebeleriyiz, İslam diğer dinleri nesh etmiştir, diğer dinler mensuhtur ve geçersizdir. Müslüman olmadan cennete girmek yok. Biz bu görüşteyiz. Bunun aksine görüş beyan edenlerden biz beriyiz.” Dediler.

Daha fazla

Bediüzzaman'ın Talebelerinden Diyalogçulara : Biz Onlardan Beriyiz

Yorum bırakın

Arifan Dergisi irşad vazifesine tam gaz devam ediyor, okumayanlar çok şeyden mahrum oluyorlar. Reddiyeler, yanlışlıklar ve gerçekler Arifan Dergisinde aylık olarak sizlere sunuluyor.

Ağustos 2011 sayısının konusu “Allah katında tek din İslamdır” toplantısıydı. Yurt içinden ve dışından yaklaşık 70 âlimin iştirak ettiği toplantıda Cemaleddin Afgani, Muhammed Abduh ve Reşid Rıza gibi Masonların açtığı tahrif yolu ve takipçilerinin günümüzde yaptığı sapıklıklar deşifre edildi. Toplantıya dinler arası diyaloğa alet edilen Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin gerçek talebeleri de katıldı.

Neden haberiniz olmadı? Çünkü dinsiz donsuzların ayinlerini gösterenler işlerine gelmediği için bu toplantıları görmezden geldi.

DİYALOGCULARIN SAİD-İ NURSİ BEDİÜZZAMAN HAZRETLERİNİ İSTİSMARLARINA REDDİYE

Yalnız Bazılarının Üstad Bediüzzaman Hazretlerini bu işe karıştırarak “ondan delil alıyoruz” gibi laflarla hüküm çıkartmalı asla doğru değildir. Bunu mutlaka söyleyelim. Çünkü biz bu meseleyi burada bulunanlardan Mehmet Fırıncı ağabeyimiz ile istişare ettik. Kendisi üstadın talebesidir, onunla birlikte evinde üç ay kalmıştır.

Ayrıca Mehmet Paksu ve Kenan Hoca Efendi ile iştirak ettik. Şu anda bu hocalarımız aramızda bulunmaktadır. Üstad Bediüzzaman Hazretleri açıkça diyor ki: “İslam diğer dinleri neshetmiştir.”

Üstad Bediüzzaman Hazretlerini’nin ileri gelen talebelerinden olan Abdülkadir Badıllı ağabeyimiz de Urfa’dan bir mazareti sebebiyle gelemedi. Selamları, hürmetleri var. Büyüğümüzdür kendisi, o da bu meseleyi Lalegül Fm’de canlı olarak beyan etti.

   “Biz Üstadın talebeleriyiz, İslam diğer dinleri nesh etmiştir, diğer dinler mensuhtur ve geçersizdir. Müslüman olmadan cennete girmek yok. Biz bu görüşteyiz. Bunun aksine görüş beyan edenlerden biz beriyiz.” Dediler.

Daha fazla

Zaman Gazetesi’nde Diyalog Adı Altında Sinsi Mesajlar

1 Yorum

Geçen gün zaman gazetesin’nde yer alan ve Fethullah Gülen’in Onursal Başkanlığını yaptığı Gazeteciler ve Yazarlar vakfının düzenlediği iftar yemeği ile alakalı sinsi bir oyun olduğunu belirtmiştik.O yazımızı okumak için BURAYA TIKLAYINIZ.

Şimdi bir başka yazıyla sizleri bilgilendireceğiz.Zaman gazetesi’nin bugünkü sayısında (14 Ağustos 2011,Pazar) Ahmet Kurucan isimli yazar,Dinler Arası Diyalog İle Alakalı bir çok fikirler ortaya atıldığını ve çok eleştiriler geldiğini belirterek,konuyu açıklığa kavuşturmak istemiş fakat berbat etmiştir.Yazının içinde sinsi mesajlar yer almaktadır.Şimdi onları inceleyeceğiz..Yazıyı incelemeye başlayalım ; (Kırmızı yazılar,yazara ait)

Dinler arası diyalog kapsamında kamuoyunda ortaya atılan düşünceler veya üretilen şüphe ve tereddütlere şu ana kadar o kadar çok cevaplar verildi ki; aynı meselenin bir de gazetede karşınıza çıkmasını hoş karşılamıyor olabilirsiniz.

Bu satırların yazarının dahi müstakil soru-cevap tarzında sözü edilen şüphelere cevaplar veren bir kitabının olduğu düşünülecek olursa, ne demek istediğimiz daha net anlaşılır. Ama söz konusu şüphelerin üretildiği zemin gazete olunca, aynı zeminde bir şeyler deme zarureti kendiliğinden hasıl oluyor. Dolayısıyla aşağıda okuyacağınız yazıda konu ile alakalı cevapların çok kısa ve net bir şekilde dile getirilmiş halini okuyacaksınız.

“Dinler arası diyalog” kavramı galat-ı meşhurdur. Bununla kasdedilen, din müntesipleri arası diyalogdur. Dinlerin müşahhas varlıkları olmadığına göre başka türlüsü mümkün olmaz ki! Dolayısıyla İslam, Hıristiyanlık, Yahudilik, Budizm, Şintoizm, Hinduizm vs. dinlerine mensup insanların beşeri düzlemde karşılıklı münasebetleridir söz konusu olan. “Galat-ı meşhur lügat-ı fasihten evla” olduğu için, din müntesiplerinin diyaloğu kamuoyuna dinler arası diyalog diye yansıyor.

Yazarın bu paragraflarda kastettiği,diyalog,dinlerin görevlileri arasında,yani Hoca-Papaz-Haham arasında olan bir diyalogdan bahsedildiğini söylüyor.

Ayrıca dinler arası diyalogda Müslümanların muhatap oldukları sadece Hıristiyan ve Yahudiler değildir. Yaşanılan ülkeye, sair dinlere mensup insanların varlıklarına, mabed veya dernek tarzındaki müesseseleşmelerine bağlı olarak Hıristiyanlık ve Yahudilik dini haricindeki sair din mensupları ile de münasebet içinde bulunulmaktadır. Kaba bir tasnifle 7 milyara yaklaşan dünyamızın belki yarısı Uzakdoğu dinleri dediğimiz dinlere mensup kişilerdir. Hindistan, Çin, Japonya’da hâkim olan, İbrahimi dinler değildir. Siz din müntesipleri arası diyaloğu sadece İbrahimi din mensuplarına has kıldığınız zaman, dünyanın yarısını devre dışı bırakıyorsunuz demektir. Dünyanın yarısını devre dışı bırakan bir yaklaşımın doğruluğunun veya yanlışlığının takdiri sizlere ait.

Evet,insanları dinlerinden dolayı dışlamak tabi ki doğru değil,fakat onlarla ilişkide ölçü,İslam Şeriat’ının dışına çıkıyorsa,bu doğru değildir.Yazarın zehirli sözlerini aşağıda göreceksiniz.

“İbrahimi dinlerin hepsi haktır ve cennete gideceklerdir. Öyleyse bu üç dini bir potada eritip bir din inşa edilmelidir. Dinler arası diyalog projesi de bundan ibarettir.”

İbrahimi dinlerin orijinal halleri ile hak olduğu şüphe götürmez. Ama Hıristiyanlık ve Yahudilik daha sonra tahrif ve tebdile maruz kaldığı için bu iki dine hak din demek İslam inancına göre imkânsızdır. Fakat bu inanç o dinin müntesipleri ile birlikte yaşamayı engelleyen bir faktör değildir ve olamaz. Medine Vesikası’ndan Osmanlı ve günümüze kadar olan süreçte gelenek içinde kendine yer bulan ‘ötekini olduğu gibi kabul’ anlayış ve uygulamamız bunun delilidir.

Evet,her müslümanında kavrayacağı gibi,ilk indiği zamanki şekliyle Tevrat ve İncil Hak idi.Fakat şimdi tahrife uğradığından hak değildir.Şimdi can alıcı sözlere geliyoruz.

(yahudi ve hristiyanların)”Cennete gitmeleri.” 15 asırlık İslam tarihinde tefsir, fıkıh, hadis, kelam ilmiyle derinlemesine meşgul olan âlimler ciltlerle müzakereler yapmışlar bu mevzu üzerinde. Dolayısıyla teolojik denebilecek bu meseleyi müzakere zemini gazete köşesi olamaz. Yalnız şu kadarını ifade edelim ki, cennete ve cehenneme insan gönderme Efendimiz (sas) dâhil hiç kimsenin tekelinde değildir. Nihai kararı, ahirette bizzat kulun da, cennetin de, cehennemin de sahibi olan Allah verecektir.

Yahudi ve Hristiyanların ve diğer sapık din mensuplarının Cennete gitmelerini,15 asırlık islam tarihinde ; tefsir,fıkıh,hadis ve kelam gibi konularda ilerlemiş alim-ulema tartışıyor mu ? Tartışmıyor.Tartışanlar sadece sapıklardır. İşte zehir sözler bunlardır.Allah’ın kelam’ı Kur’an’da bunca ayet-Rasulüllah’ın bunca hadis-i şeriflerinde bu konuda kesin ve net bir sonuç vardır ; O da şudur ki ; “Müslüman olmayan cennete giremez.” Ancak ; Tevrat indiği zaman,ilk orjinal haliyle Hz.Musa’ya indiği zaman,Hz.Musa’ya ve inen Tevrat’a inanan ve kabul eden ; İncil’in orjinal haline ve Hz.İsa zamanında Hz.İsa’ya ve getirdiği kitaba inananlar ve kabul edenler  cennete girebileceklerdir.(ki Tevrat ve İncil’de ve Diğer tüm ilahi kitaplarda,Hz.Muhammed’in geleceğini müjdeliyordu Allah.Yani O zaman ki bozulmamış Tevrat’a ve İncil’e inanan,aslında Hz.Muhammed(Sallallahü Aleyhi ve Sellem)in gelceğine ve getirdiği dine inanmış oluyordu).Fakat İslam geldikten sonra,Kur’an’a tabi olmayan Asla cennete giremeyecektir.Kur’an’dan tek bir ayet’in inkârı bile insanı kafir ederken,Yahudi ve Hristiyanlar nasıl cennete girebilir ? Söz konusu yazıda yazar,cennetin kimsenin tekelinde olmadığını,Allah’ın dilediğini cennete sokacağını belirtmiştir.Evet,cennete kimsenin tekelinde değil.AmaAllah ; Kelam’ı olan Kur’an’da açıkça belirtiyor ki Müslüman olmayanlar (yani yahudiler,hristiyanlar ve budizm,şamanizm gibi sapık inançlara mensup kimseler) cennete giremez.Onların yeri ebedi cehennemliktir.Bu konulrla ilgili ayetleri ve reddiyeleri sitemizde bulabilirsiniz.İşte yazarın yazıda verdiği sinsi mesaj ; “Yahudi ve Hristiyanlar cennete girebilir mi?” sorusu üzerine ; “İslâm uleması bu konuyu asırlardır tartışmaktadır.Cennet kimsenin tekelinde değil,Allah bilir” diyerek,sanki Yahudi ve Hristiyanların cennete girmelerine ihtimal varmış gibi mesaj vermektedir.Artık UYANMA vakti.Bu yazıları herkese yayalım.Gerçeği ilmi şekilde anlatalım.

|| Üç Büyük Tehlike ||

Zaman Gazetesi'nde Diyalog Adı Altında Sinsi Mesajlar

2 Yorum

Geçen gün zaman gazetesin’nde yer alan ve Fethullah Gülen’in Onursal Başkanlığını yaptığı Gazeteciler ve Yazarlar vakfının düzenlediği iftar yemeği ile alakalı sinsi bir oyun olduğunu belirtmiştik.O yazımızı okumak için BURAYA TIKLAYINIZ.

Şimdi bir başka yazıyla sizleri bilgilendireceğiz.Zaman gazetesi’nin bugünkü sayısında (14 Ağustos 2011,Pazar) Ahmet Kurucan isimli yazar,Dinler Arası Diyalog İle Alakalı bir çok fikirler ortaya atıldığını ve çok eleştiriler geldiğini belirterek,konuyu açıklığa kavuşturmak istemiş fakat berbat etmiştir.Yazının içinde sinsi mesajlar yer almaktadır.Şimdi onları inceleyeceğiz..Yazıyı incelemeye başlayalım ; (Kırmızı yazılar,yazara ait)

Dinler arası diyalog kapsamında kamuoyunda ortaya atılan düşünceler veya üretilen şüphe ve tereddütlere şu ana kadar o kadar çok cevaplar verildi ki; aynı meselenin bir de gazetede karşınıza çıkmasını hoş karşılamıyor olabilirsiniz.

Bu satırların yazarının dahi müstakil soru-cevap tarzında sözü edilen şüphelere cevaplar veren bir kitabının olduğu düşünülecek olursa, ne demek istediğimiz daha net anlaşılır. Ama söz konusu şüphelerin üretildiği zemin gazete olunca, aynı zeminde bir şeyler deme zarureti kendiliğinden hasıl oluyor. Dolayısıyla aşağıda okuyacağınız yazıda konu ile alakalı cevapların çok kısa ve net bir şekilde dile getirilmiş halini okuyacaksınız.

“Dinler arası diyalog” kavramı galat-ı meşhurdur. Bununla kasdedilen, din müntesipleri arası diyalogdur. Dinlerin müşahhas varlıkları olmadığına göre başka türlüsü mümkün olmaz ki! Dolayısıyla İslam, Hıristiyanlık, Yahudilik, Budizm, Şintoizm, Hinduizm vs. dinlerine mensup insanların beşeri düzlemde karşılıklı münasebetleridir söz konusu olan. “Galat-ı meşhur lügat-ı fasihten evla” olduğu için, din müntesiplerinin diyaloğu kamuoyuna dinler arası diyalog diye yansıyor.

Yazarın bu paragraflarda kastettiği,diyalog,dinlerin görevlileri arasında,yani Hoca-Papaz-Haham arasında olan bir diyalogdan bahsedildiğini söylüyor.

Ayrıca dinler arası diyalogda Müslümanların muhatap oldukları sadece Hıristiyan ve Yahudiler değildir. Yaşanılan ülkeye, sair dinlere mensup insanların varlıklarına, mabed veya dernek tarzındaki müesseseleşmelerine bağlı olarak Hıristiyanlık ve Yahudilik dini haricindeki sair din mensupları ile de münasebet içinde bulunulmaktadır. Kaba bir tasnifle 7 milyara yaklaşan dünyamızın belki yarısı Uzakdoğu dinleri dediğimiz dinlere mensup kişilerdir. Hindistan, Çin, Japonya’da hâkim olan, İbrahimi dinler değildir. Siz din müntesipleri arası diyaloğu sadece İbrahimi din mensuplarına has kıldığınız zaman, dünyanın yarısını devre dışı bırakıyorsunuz demektir. Dünyanın yarısını devre dışı bırakan bir yaklaşımın doğruluğunun veya yanlışlığının takdiri sizlere ait.

Evet,insanları dinlerinden dolayı dışlamak tabi ki doğru değil,fakat onlarla ilişkide ölçü,İslam Şeriat’ının dışına çıkıyorsa,bu doğru değildir.Yazarın zehirli sözlerini aşağıda göreceksiniz.

“İbrahimi dinlerin hepsi haktır ve cennete gideceklerdir. Öyleyse bu üç dini bir potada eritip bir din inşa edilmelidir. Dinler arası diyalog projesi de bundan ibarettir.”

İbrahimi dinlerin orijinal halleri ile hak olduğu şüphe götürmez. Ama Hıristiyanlık ve Yahudilik daha sonra tahrif ve tebdile maruz kaldığı için bu iki dine hak din demek İslam inancına göre imkânsızdır. Fakat bu inanç o dinin müntesipleri ile birlikte yaşamayı engelleyen bir faktör değildir ve olamaz. Medine Vesikası’ndan Osmanlı ve günümüze kadar olan süreçte gelenek içinde kendine yer bulan ‘ötekini olduğu gibi kabul’ anlayış ve uygulamamız bunun delilidir.

Evet,her müslümanında kavrayacağı gibi,ilk indiği zamanki şekliyle Tevrat ve İncil Hak idi.Fakat şimdi tahrife uğradığından hak değildir.Şimdi can alıcı sözlere geliyoruz.

(yahudi ve hristiyanların)”Cennete gitmeleri.” 15 asırlık İslam tarihinde tefsir, fıkıh, hadis, kelam ilmiyle derinlemesine meşgul olan âlimler ciltlerle müzakereler yapmışlar bu mevzu üzerinde. Dolayısıyla teolojik denebilecek bu meseleyi müzakere zemini gazete köşesi olamaz. Yalnız şu kadarını ifade edelim ki, cennete ve cehenneme insan gönderme Efendimiz (sas) dâhil hiç kimsenin tekelinde değildir. Nihai kararı, ahirette bizzat kulun da, cennetin de, cehennemin de sahibi olan Allah verecektir.

Yahudi ve Hristiyanların ve diğer sapık din mensuplarının Cennete gitmelerini,15 asırlık islam tarihinde ; tefsir,fıkıh,hadis ve kelam gibi konularda ilerlemiş alim-ulema tartışıyor mu ? Tartışmıyor.Tartışanlar sadece sapıklardır. İşte zehir sözler bunlardır.Allah’ın kelam’ı Kur’an’da bunca ayet-Rasulüllah’ın bunca hadis-i şeriflerinde bu konuda kesin ve net bir sonuç vardır ; O da şudur ki ; “Müslüman olmayan cennete giremez.” Ancak ; Tevrat indiği zaman,ilk orjinal haliyle Hz.Musa’ya indiği zaman,Hz.Musa’ya ve inen Tevrat’a inanan ve kabul eden ; İncil’in orjinal haline ve Hz.İsa zamanında Hz.İsa’ya ve getirdiği kitaba inananlar ve kabul edenler  cennete girebileceklerdir.(ki Tevrat ve İncil’de ve Diğer tüm ilahi kitaplarda,Hz.Muhammed’in geleceğini müjdeliyordu Allah.Yani O zaman ki bozulmamış Tevrat’a ve İncil’e inanan,aslında Hz.Muhammed(Sallallahü Aleyhi ve Sellem)in gelceğine ve getirdiği dine inanmış oluyordu).Fakat İslam geldikten sonra,Kur’an’a tabi olmayan Asla cennete giremeyecektir.Kur’an’dan tek bir ayet’in inkârı bile insanı kafir ederken,Yahudi ve Hristiyanlar nasıl cennete girebilir ? Söz konusu yazıda yazar,cennetin kimsenin tekelinde olmadığını,Allah’ın dilediğini cennete sokacağını belirtmiştir.Evet,cennete kimsenin tekelinde değil.AmaAllah ; Kelam’ı olan Kur’an’da açıkça belirtiyor ki Müslüman olmayanlar (yani yahudiler,hristiyanlar ve budizm,şamanizm gibi sapık inançlara mensup kimseler) cennete giremez.Onların yeri ebedi cehennemliktir.Bu konulrla ilgili ayetleri ve reddiyeleri sitemizde bulabilirsiniz.İşte yazarın yazıda verdiği sinsi mesaj ; “Yahudi ve Hristiyanlar cennete girebilir mi?” sorusu üzerine ; “İslâm uleması bu konuyu asırlardır tartışmaktadır.Cennet kimsenin tekelinde değil,Allah bilir” diyerek,sanki Yahudi ve Hristiyanların cennete girmelerine ihtimal varmış gibi mesaj vermektedir.Artık UYANMA vakti.Bu yazıları herkese yayalım.Gerçeği ilmi şekilde anlatalım.

|| İslamiKoru ||

Muhammed ( Sav)’in Allah’ın Rasulü Olduğuna İnanmayanın Allah’a da İman Etmemiş Olacağı

Yorum bırakın

İbni Abbâs ( Radıyallâhu Anhuma ) şöyle anlatıyor : Abdi Keys heyeti Rasûlüllah (sav)’e gelince Rasûlüllah (sav) : ” Bu kavim kimdir ? “ diye sordu.Onlar : “Rabî’a” dediler.Rasûlüllah (sav) ” Bu kavme merhaba! Rüsvay ve pişman olmayanlar olarak (geldiniz)!” buyurdu.

Onlar : ” Yâ Rasûlallah ! Biz sana ancak haram aylarda gelebiliyoruz.Çünkü  bizimle senin aranda Mudar ( Kureyş ) kafirlerinden oluşan bir topluluk var.( Onlar da haram ayda saldırı ve yağma yapamadıkları için biz sana rahat gelebiliyoruz.)

O halde sen bize kesin bir şey emret de onu arkamızda bıraktıklarımıza haber verelim ve onunla cennete girelim ” dediler.

Bunun üzerine Rasûlüllah (sav) onlara dört şeyi emretti , onlara birtek Allâh’a iman etmeyi emretti ardından da ; “Bir olan Allâh’a iman etmenin ne demek olduğunu biliyor musunuz ? “ diye sordu.Onlar : ” Allâh ve Rasûlü daha iyi bilir.” deyince Rasulüllah (sav) : “Sadece Allâh’a iman etmek,Allâh’tan başka hiçbir ilah bulunmadığına,Muhammed’in Allâh’ın Rasûlü olduğuna şahitlikte bulunmak,namazı dosdoğru kılmak,zekât vermek,Ramazan orucu tutmaktır.Bir de ganîmetlerden beşte birini ( Allâh yoluna ) vermektir.” buyurdu. ( Buhâri,İmân : 38 )

Bu hadis-i şeriften açıkça anlaşıldığı üzere ; Rasûlüllah (sav) kendisinin Allâh-u Te’âlâ’nın elçisi olduğuna imân etmeyenin Allâh’u Te’âlâ’ya da inanmamış olacağını açıklamıştır.

Ancak birisi çıkıp ; “Cennete girmek için Muhammed’in Allâh-u Te’âlâ’nın elçisi olduğuna inanmak şarttır ama onun dinine girip tatbik etmek gerekli değildir” diyemesin diye,İslâm’ın diğer şartlarını da sayarak,İslâm’a girip,kendisini onun hükümlerini uygulamakla yükümlü görmeyenin cennete giremeyeceği net bir şekilde ortaya koymuştur.

( Yahudi ve Hristiyanlar Cennete Giremez : Sayfa : 53/54 )

Muhammed ( Sav)'in Allah'ın Rasulü Olduğuna İnanmayanın Allah'a da İman Etmemiş Olacağı

Yorum bırakın

İbni Abbâs ( Radıyallâhu Anhuma ) şöyle anlatıyor : Abdi Keys heyeti Rasûlüllah (sav)’e gelince Rasûlüllah (sav) : ” Bu kavim kimdir ? “ diye sordu.Onlar : “Rabî’a” dediler.Rasûlüllah (sav) ” Bu kavme merhaba! Rüsvay ve pişman olmayanlar olarak (geldiniz)!” buyurdu.

Onlar : ” Yâ Rasûlallah ! Biz sana ancak haram aylarda gelebiliyoruz.Çünkü  bizimle senin aranda Mudar ( Kureyş ) kafirlerinden oluşan bir topluluk var.( Onlar da haram ayda saldırı ve yağma yapamadıkları için biz sana rahat gelebiliyoruz.)

O halde sen bize kesin bir şey emret de onu arkamızda bıraktıklarımıza haber verelim ve onunla cennete girelim ” dediler.

Bunun üzerine Rasûlüllah (sav) onlara dört şeyi emretti , onlara birtek Allâh’a iman etmeyi emretti ardından da ; “Bir olan Allâh’a iman etmenin ne demek olduğunu biliyor musunuz ? “ diye sordu.Onlar : ” Allâh ve Rasûlü daha iyi bilir.” deyince Rasulüllah (sav) : “Sadece Allâh’a iman etmek,Allâh’tan başka hiçbir ilah bulunmadığına,Muhammed’in Allâh’ın Rasûlü olduğuna şahitlikte bulunmak,namazı dosdoğru kılmak,zekât vermek,Ramazan orucu tutmaktır.Bir de ganîmetlerden beşte birini ( Allâh yoluna ) vermektir.” buyurdu. ( Buhâri,İmân : 38 )

Bu hadis-i şeriften açıkça anlaşıldığı üzere ; Rasûlüllah (sav) kendisinin Allâh-u Te’âlâ’nın elçisi olduğuna imân etmeyenin Allâh’u Te’âlâ’ya da inanmamış olacağını açıklamıştır.

Ancak birisi çıkıp ; “Cennete girmek için Muhammed’in Allâh-u Te’âlâ’nın elçisi olduğuna inanmak şarttır ama onun dinine girip tatbik etmek gerekli değildir” diyemesin diye,İslâm’ın diğer şartlarını da sayarak,İslâm’a girip,kendisini onun hükümlerini uygulamakla yükümlü görmeyenin cennete giremeyeceği net bir şekilde ortaya koymuştur.

( Yahudi ve Hristiyanlar Cennete Giremez : Sayfa : 53/54 )

Cübbeli Ahmet Hoca – Peygamber’e İman’ın Önemi – Peygamber’e İnanmayan Cennete Giremez

Yorum bırakın

Ebû Tâlib cennete girerdi,Efendimiz ( sav )in amcasu,Hazreti Ali‘nin babası,ne kadar hizmet etti,Efendimiz ( sav )i ne kadar korudu,ama tam vefat edeceği zaman Ebû Cehiller başını sardı.

Efendimiz ( sav ) de yanına geldi : “ Amca ! Bir kelime – i şehâdet getir “ dedi.Buyurun ” Eşhedü enlâ ilahe illallah ve eşhedü enle muhammeden abdülü ve resûlüh ” . ” Amca bir kelima -i şehâdet getir,âhirette şefâat edeceğim,Allâh’ın huzurunda da şahitlikte bulunacağım,bir duyayım ” buyurdu.Ebû Tâlib ölüm döşeğinde durdu,durdu,çok güzel şâir idi,arap edebiyatında zirve idi , dedi ki : ” Ben biliyorum ki Muhammed‘in dini gibi din yok.En doğru din onun dinidir.Tenkid olurum,kınanırım,ölürken atalarının dinini bıraktı diye arkamdan söver bunlar,bunların bana söveceğinden korkmasam yeğenim şimdi müslüman olmuştum.Ama bak şimdi yatakta yatıyorum,yarın toprakta yatacağım,ben toprağı yastık yapıncaya kadar,sen çınlat,tebliğine devam et,ben ölürüm de seni zayi ettirmem ”

Ama şehadeti söylemeyince ne oldu ?

Efendimiz ( sav ) çok üzülüyordu ama Allâh-u Te’âlâ : ” Biz seni müjdeci ve uyarıcı olarak dönderdik , amcan da cehenneme giderse gider,Ben sana sormayacağım amcan niye iman etmedi diye,sen tebliğini yaptın ” ( Bakara Sûresi : 118 )

” Amcanı çok seviyordun,Müslüman olmasını istiyordun ama sen hidâyet yaratamazsın,sadece hidâyeti anlatırsın “ ( Kasas Sûresi : 56 )

( Ebû Talib bile,bunca yardımına rağmen cennete giremeyecek , şehadet getirmediği için )

“Hristiyanlar ve Yahudiler cennete girecek “ , diyen mantık,bu misalden sonra nasıl izah edilebilir ?

” Yahudiler ve Hristiyanlar,Allâh’a inanıyor.Peygamberide yalancılık ve sahtekârlıkla itham etmeyip,getirdiği kitabında uydurma olmadığını söylese cennete girerler “ diyen bir zihniyet,böyle bir misalden sonra,tabi ki de izah edilemez.

( Üç vasiyetim kitabı : 58-65 )

 

Older Entries