Devlet Bahçeli'den 'Hükümet ve Dinler Arası Diyalog'a İnce Değinme

Yorum bırakın

AKP hükümetince,MEB yeni bir genelge ile 19 Mayıs törenlerinin nasıl kutlanacağını yeniden düzenlemişti.

Düzenlemeye göre ; daha önce statlarda kutlanan 19 mayıs bayramı ; yalnızca 0kullarda kutlanacaktı.
Bu genelde Danıştay tarafından reddedilince Danıştaya sert çıkan Erdoğan’a Devlet Baheli cevap verdi.Bizi ilgilendiren kısmı ise ; Devlet bahçelinin ‘AKP hükümeti dini bayramlarada el atacak’ sözleri ve ‘dinler arası diyalog ve kardeşlik’ çalışmalarına değinmesi oldu.Bahçeli’nin konu ile ilgili konuşması’ndan bir bölüm ;

“Hükümetin, Ramazan ve Kurban Bayramlarının içeriği ve süresiyle ilgili fetvalar vermesi, hatta dinler arası kardeşlik bağları kurduğu yabancı dostları hatırına bu aziz ve mübarek günlerin derin manasına kast etmeye cüret etmesi sürpriz sayılmayacaktır”

Bunun yanı sıra Bahçeli hükümetin ülkeyi kontrolsüz şekilde uçuruma sürüklediğini belirtti.

Siyasi kanat tarafından neredeyse hiç gündeme gelmeyen bu konuya ; az da olsa değinilmiştir.
Bir vatanı bölmek için kullanılan en iyi yöntem ; dinini bozmak ve tahrif etmektir.
Türkiye üzerinde de bu oyunlar oynanmaktadır.’Dinler Arası Diyalog,Dinler Bahçesi,Hoşgörü,Küreselleşme,Medeniyetler Arası İttifak’ gibi kelime oyunları ile sanki doğal bir durum,normal ve olması gereken bir iş havası verilen bu vahim gerçeğe uyanmanın vakti geldi de geçiyor…

www.islamikoru.com 

MEB. 12.Sınıf Din Kültürü Kitabında DİYALOG Safsatası

Yorum bırakın

Milli Eğitim Bakanlığının 12.Sınıflar Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Kitabında adeta dinsizlik yer alıyor.Kur’an ayetlerini hiçe sayarcasına hazırlanmış olan din kültürü kitaında yapılan olaylar,bilinçli yapılmış ve yazılmıştır.Çünkü benzeri bir olay 4.sınıf din kültürü kitabında da yaşanmıştı. (BAKINIZ)

12.sınıf din kültürü kitabında ; ‘İbrahimi Dinler’ başlığı altında ‘Putlara tapmayan,Allah’ın varlığını ve birliğini kabul edip yalnızca ona kulluk eden Yahudi ve Hristiyanlar’ın da İslam gibi olduğunu’ belirterek adeta çocuklarımızın ve gençlerimizin kafalarını karıştırmaya çalışmaktadırlar.

Ayrıca kitabın diğer kısımlarında İslam’ı anlatmaktan çok ; Hinduizm,Budizm,Caynizm, Sihizm,Taoizm, Konfüçyanizm, Şintoizm gibi küfür ehlini konu edinerek ; sanki bu dinlerin de İslam ile aynı kefede olduğunu belirtmişlerdir.

İslam’ı anlatan bölümlerinde de çok enteresandır ki ‘Dinler Arası Diyalog’un başmimarları olan ‘Hocaefendi’nin ve İlahiyatçıların ağızlarından düşürmediği ‘hoşgörü’ kelimesine sık sık rastlanabilir.

Müslümanlar olarak bu ve benzeri tehlikelere karşı saf değil,uyanık olmalıyız.Asya Kıtası ve özellikle Türkiye’de ‘Dinler Arası Diyalog’ adı altında yeni bir oluşum sağlanmaya çalışılmaktadır.Bu oluşuma göre ; tüm dindeki insanlar kardeştir.Barış-Huzur ve güven olduktan sonra,müslüman-gavur herkes kardeştir.

Böyle mantıklar empoze edilmeye çalışılırken,biz hala dinimize sahip çıkmazsak ; bunun bedelini sadece ahirette değil,dünyada da öderiz.

DİYALOG FAALİYETLERİ – CONE GOD – TEK TANRIYA MÜZİK (TIKLAYINIZ)

Eşcinsellik Rezaleti – Eşcinseller Nikah Kıydı

Yorum bırakın

Önceki gün Fethiye’de iki İngiliz kadın eşcinsel, papaz tarafından kıyılan nikahla evlendi. Bazı Avrupa ülkelerinde yasal olarak tanınan eşcinsel evlilik sayısı da hızla artıyor. Bu ahlaksızlığın Türkiye’ye de sıçraması büyük tepkilere neden oldu.

 Avrupa başta olmak üzere dünyanın farklı yerlerinde eşcinsel evliliklerinin yasal olmasına izin veren ülke sayısı her geçen gün artıyor. Ancak geçtiğimiz gün eşcinsel evliliğin Fethiye’de  yaşanması tartışmaları daha da alevlendirdi. 8,5 yıl önce İngiltere’de tanışan ve o günden bu yana birlikte yaşayan İngiliz iki bayan Fethiye’nin Ölüdeniz beldesi Kıdırak koyunda İngiltere’nin İstanbul Başkonsolosluğu görevlisi tarafından çiftin nikahları kıyıldı. Ancak evlilik tepkileri de beraberinde getirdi.

NİKÂHI İNGİLİZ EVLENDİRME GÖREVLİSİ MİKE THOMAS’IN KIYDI
İngiltere’nin Worthıng kentinde babasının mağazasında çalışan 28 yaşındaki Vickie Jenner ile bir özel şirkette kredi menajeri olarak görev yapan 25 yaşındaki Charrlotte Winsor, Ölüdeniz Kıdrak Koyu’nda kumsalda düzenlenen evlilik seremonisi ile dünya evine girdiler. İngiliz evlendirme görevlisi Mike Thomas’ın kıydığı nikah sırasında çiftin hayat hikayesi anlatılıp, 8,5 yıllık beraberliğinin Türkiye’de mutlu sona ulaştığı kaydedildi.

AİLEM EVLİLİĞE OLUMLU BAKIYOR
Vickie Jenner, nikahın ardından yaptığı açıklamada 8,5 yıl önce bir arkadaşının arkadaşı aracılığıyla tanıştıklarını, 2,5 yıl önce Ölüdeniz’de birlikte tatile geldiklerini, Kıdrak Koyu’nda evlenmeye karar verdiklerini, bu iş için o yıl rezervasyon yaptırdıklarını söyleyerek, “2,5 yıldır bu anı bekledik. Küçüklüğümden ve genç yaşımdan beri erkeklere karşı hiçbir şey hissetmediğimi o anlarda anlamıştım. Bu benim içinden gelen bir şey. Ailemde yaşlı jenerasyon dışında herkes olumlu tepkiler verdi. Sadece yaşlılar garip karşılıyor. Charrlotte, büyük bir aşkla içten hissediyorum” dedi.

ÇOCUK İÇİN SPERM BANKASINA BAŞVURDULAR
Charrlotte Winsor, “Erkeklere karşı hiç ilgi duymadım. Vickie ilk aşık olduğum kişi” diyerek, “Bu sadece cinsiyetinden değil. İnsanlığına, kişiliğine aşık oldum. Vickie benim ruh ikizim” dedi. Bu arada Charrlotte, Vickie’nin Jenner soyadını alırken, çift en kısa zamanda sperm bankası aracılığı ile çocuk sahibi olmak istediklerini de söylediler.

TÜRKİYE’DE GERÇEKLEŞMESİ KÜLTÜR İHRACI ANLAMINA GELİR
Böyle bir evliliğin Türkiye’de yasal olmadığını biliyorum diyen Mazlumder Genel Başkanı Ahmet Faruk Ünsal, “Böyle bir evliliğin yasal olması meşru olması anlamına gelmiyor. Çünkü neslin korunması, aynı zamanda devlete anayasanın vermiş olduğu görev bu tür eşcinsel evlilikler, neslin oluşmasına engel şeyler olduğu için anayasaya aykırı. Kaldı ki gayri meşru her şey evrensel ilkelere aykırı her şeye aykırıdır” dedi.

ÇOCUK YAPILMASI İNSAN HAKKI İHLALİDİR
Ünsal, “Sperm bankasına başvurup da sahip olacakları çocuğun, bu eşcinsel ilişki ortamında büyüyecek olması da çocuk açısından büyük bir insan hak ihlalidir. İngiltere’nin bu işi Türkiye’de yapıyor olması da bir kültür ihracı anlamına gelir. Kendi tüketim kültürlerindeki cinselliği tüketmiş artık herkeslerle cinselliği yaşayan bu tüketim kültürü ahlaksızlığı Türkiye’ye yayma çabası olarak görüyorum ve yanlış buluyorum.” şeklinde konuştu.

KUR’AN BUNA ŞİFAH DİYOR
Zina suç olmaktan çıktı diyen İlahiyatçı yazar Ebubekir Sifil, “Zina suç olmaktan çıktıysa, şifah hayli hayli suç olmaktan çıkmıştır. Kur’an buna şifah diyor. Bu da fuhşiyat içerisine girer. Bundan dolayı dini açıdan baktığımız zaman böyle bir evlilik olamaz.” diye konuştu.

Milli Gazete

TEHLİKE’NİN FARKINA VARIN ! Dinler Arası Diyalog – Cone God (Tek Tanrı) Projesi – Türkiye-AB Ortak Proje !

Yorum bırakın

AKP iktidarında Türkiye bunu da gördü. AB-Türkiye ortak resmi projesi olan ‘Tek Tanrı’ya Müzik’ konserinde, hezeyan ve rezaletler birbirini izledi. Allah (c.c) lafzı yerine tanıtım metinlerinde ‘Tanrı’ ifadesi kullanılarak, diğer dinlerle İslam tek bir dinmiş gibi lanse edildi. AB Bakanı Egemen Bağış, gecede skandal açıklamalarda bulundu. 

Özünde Kelime-i Tevhidimizden ‘… Muhammedurresulullah” bölümünün sökülüp atılmasını hedefleyen Küresel Dinlerarası Diyalog   çalışmalarının bir uzantısı olduğu anlaşılan projede, son ve tek hak din olan İslam’ın diğer dinlerle eşdeğer gösterilmesi dikkat çekti.

Avrupa Birliği fonlarıyla dinlerarası diyalog çalışmaları tüm hızıyla devam ediyor. Avrupa’da Müslümanlara göz açtırmayanlar Türkiye’de  ‘Tek Tanrı’ söylemiyle inancımızı yozlaştırmaya yelteniyor. “Music For The One God” (Tek Tanrı’ya Müzik) konseri, AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış’ın ev sahipliğinde, Aya İrini’de gerçekleştirildi. Avrupa Birliği ve Türkiye tarafından finanse edilen konserde Bağış’ın hezeyanları da rezalette ikinci perde oldu.

Proje için hazırlanan resmi sayfada Avrupa Birliği, Türkiye, Yunanistan ve Almanya bayrakları ile cami, kilise ve havra fotoğraflarının yan yana kullanılması gözlerden kaçmadı.  Proje afişlerinde İslam’ı temsil eden hilal de, Hıristiyanlığın simgesi haç ve Museviliğin simgesi Davud Yıldızı ile bir araya getirildi.

 AB VE TÜRKİYE ‘TEK TANRI’ İÇİN KONSER VERDİ

“Tek İlah” fikrini yerleştirmeye çalışan proje, Almanya’dan Völklinger Energiestiffung isimli dernekle birlikte İstanbul, Selanik ve Münih’te bulunan akademik ve sivil toplum kurumlarının işbirliği ile yürütülüyor.  Projenin amacı “Tek İlah” fikri altında birleşen, bu çok kültürlü, çok dinli proje; dinlerin ve uygarlıkların bir aradalığını vurgulamak amacı ile gerçekleştiriliyor. Projenin önemli diğer amaçları arasında, müzik aracılığıyla Avrupa Birliği ve Türkiye arasındaki karşılıklı anlayışın beslenmesi, karşılıklı önyargılara neden olan kültürel bariyerlerin aşılması ve tarihsel kültür birikimini günümüz seyircisine ulaştırılması ” şeklinde ifade ediliyor.

TEK TANRI İÇİN MÜZİK YAPTILAR

Proje için hazırlanan sayfada yer alan görsellerde bir hayli ilginç. Üç dinin sembollerinin bir araya getirildiği sayfada. Avrupa Birliği, Türkiye Yunanistan ve Alman bayrakları dikkat çekerken, üç dinin ibadethane resimleri de yan yana veriliyor. Projede üç dinin birbirinden farklı olmadığı hepsinin aynı tanrıya inandığı görüşü lanse ediliyor.

KAYBEDEN BİZLER OLUYORUZ

Projeyi değerlendiren Doç. Dr. Nedim Urhan, “İslami ölçüler içerisinde bir araya gelinir ama etkili olan Müslümanlık olacak, etkili olan Türkiye olacak. Hâlbuki öyle değil. Onlar öyle bir alt yapı hazırlıyorlar ki mesela onların ayinleri de orada yapılıyor. İslami ölçülere aykırı hareketler ediliyor. Bütün bunlar bir iletişim kurma, diyalog kurma olarak lanse ediliyor ama kaybeden bizler oluyoruz.” ifadelerini kullandı.

MÜSLÜMANLAR ARTIK UYANMALI VE TAVIRLARINI KOYMALIDIR

‘Bunlar AB’ye katılmak hevesine her türlü şeyi yapmaya hazır’ diyen Urhan, “Bunların alt yapıları müsait. Ne vicdanları sızlıyor, ne de İslami gayretleri ortaya geliyor maalesef. Onun için biz bu hususta etkili olacaksak yaparız, etkimizi gösteririz, taviz vermeyiz. Ama biz taviz vere vere hiçbir şeyimiz kalmadı. Zina bile serbest bırakıldı. Yani bu durumda hassas olmamız gerekiyor. Bu Müslümanlar niye uyur niye ses çıkarmaz, niye tavır koymaz, çok üzülüyorum. Biz yine de vazifemizi yapalım. Hıristiyan her şeyi yapacak, istediğini gündeme getirecek Müslümanlar onu kabul edecek. Avrupa hevesine taviz verme şansımız yoktur. Egemen Bağışın alt yapısında buna engel olacak en ufak bir hassasiyet yok. Kendisi teslim olmuş zaten. Müslümanlar artık uyanmalı ve tavırlarını koymalıdır.” diye konuştu.

TAM BİR HEZEYAN

Gecede kısa bir konuşma yapan Egemen Bağış’ın “Böyle bir konserin mensubu olmaktan büyük onur duyduğum inancımın Peygamberinin Kutlu Doğum Haftası’na denk gelmesi de beni ayrıca çok duygulandırıyor.” sözleri  tam bir hezeyan olarak değerlendirildi. Bağış’ın Peygamber Efendimizin Kutlu Doğumu ile Tek Tanrı’ya çalınan müzik arasında nasıl bir bağ kurduğu anlaşılamadı. Bağış konuşmasının devamında “Hazreti Peygamberimizin çok güzel söylediği bir yaklaşımı aslında bu konser ortaya koyuyor. Peygamber efendimiz şöyle buyurmuş; ‘İman etmedikçe cennete gidemezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de gerçek manada iman etmiş olamazsınız’. Farklılıklarımız olacak, farklı inançlarımız, farklı kültürlerimiz, farklı dillerimiz olacak ama hepimizin barışa, birlikte yaşamaya, hoşgörüye, hep beraber sahip çıkmamız, destek vermemiz gerekiyor” dedi. Bağış’ın Peygamberimize ithafen söylediği hadise şerifte kastedilenlerin Müslümanlar olduğundan da anlaşılan haberi yok.

AVRUPA’DA KENDİNE YONTUYOR

‘Tek Tanrı’ adı altında, barış ve hoşgörü söylemiyle, İslam dinini Yahudilik ve Hıristiyanlıkla eş değer tutma çalışmaları, nedense Batı ülkelerinde hep Müslümanların aleyhine işliyor. Uluslararası Af Örgütü, Avrupa ülkelerinin laiklik ve cinsiyet eşitliği gibi gerekçelerin arkasına saklanarak, okullarda ve iş yerlerinde başörtüsünü yasaklamasının insan hakları ihlali olduğunu açıkladı. Örgütün hazırladığı ‘Tercih ve Ön Yargı: Avrupa’da Müslümanlara Ayrımcılık’ raporunda, ‘Avrupa Birliği ve üyeleri özellikle eğitim ve istihdamda Müslümanlar’a yönelik ayrımcılıkla mücadelede daha fazlasını yapmalıdır” ifadeleri yer aldı. Af Örgütünün bu raporu AB ülkelerinde Müslümanlara yapılan ayrımcılığı tescillemiş oldu.

KAYBEDEN BİZ OLUYORUZ

Doç. Dr. Nedim Urhan, “İslami ölçüler içerisinde bir araya gelinir ama etkili olan Müslümanlık olacak, etkili olan Türkiye olacak. Hâlbuki öyle değil. Onlar öyle bir alt yapı hazırlıyorlar ki mesela onların ayinleri de orada yapılıyor. İslami ölçülere aykırı hareketler ediliyor. Bütün bunlar bir iletişim kurma, diyalog kurma çabası olarak gösteriliyor ama kaybeden bizler oluyoruz. Bu Müslümanlar niye uyur niye ses çıkarmaz, niye tavır koymaz, çok üzülüyorum.”

KONUNUN ORJİNALİ İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ

TEHLİKE'NİN FARKINA VARIN ! Dinler Arası Diyalog – Cone God (Tek Tanrı) Projesi – Türkiye-AB Ortak Proje !

1 Yorum


AKP iktidarında Türkiye bunu da gördü. AB-Türkiye ortak resmi projesi olan ‘Tek Tanrı’ya Müzik’ konserinde, hezeyan ve rezaletler birbirini izledi. Allah (c.c) lafzı yerine tanıtım metinlerinde ‘Tanrı’ ifadesi kullanılarak, diğer dinlerle İslam tek bir dinmiş gibi lanse edildi. AB Bakanı Egemen Bağış, gecede skandal açıklamalarda bulundu. 


Özünde Kelime-i Tevhidimizden ‘… Muhammedurresulullah” bölümünün sökülüp atılmasını hedefleyen Küresel Dinlerarası Diyalog   çalışmalarının bir uzantısı olduğu anlaşılan projede, son ve tek hak din olan İslam’ın diğer dinlerle eşdeğer gösterilmesi dikkat çekti.

Avrupa Birliği fonlarıyla dinlerarası diyalog çalışmaları tüm hızıyla devam ediyor. Avrupa’da Müslümanlara göz açtırmayanlar Türkiye’de  ‘Tek Tanrı’ söylemiyle inancımızı yozlaştırmaya yelteniyor. “Music For The One God” (Tek Tanrı’ya Müzik) konseri, AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış’ın ev sahipliğinde, Aya İrini’de gerçekleştirildi. Avrupa Birliği ve Türkiye tarafından finanse edilen konserde Bağış’ın hezeyanları da rezalette ikinci perde oldu.

Proje için hazırlanan resmi sayfada Avrupa Birliği, Türkiye, Yunanistan ve Almanya bayrakları ile cami, kilise ve havra fotoğraflarının yan yana kullanılması gözlerden kaçmadı.  Proje afişlerinde İslam’ı temsil eden hilal de, Hıristiyanlığın simgesi haç ve Museviliğin simgesi Davud Yıldızı ile bir araya getirildi.

 AB VE TÜRKİYE ‘TEK TANRI’ İÇİN KONSER VERDİ

“Tek İlah” fikrini yerleştirmeye çalışan proje, Almanya’dan Völklinger Energiestiffung isimli dernekle birlikte İstanbul, Selanik ve Münih’te bulunan akademik ve sivil toplum kurumlarının işbirliği ile yürütülüyor.  Projenin amacı “Tek İlah” fikri altında birleşen, bu çok kültürlü, çok dinli proje; dinlerin ve uygarlıkların bir aradalığını vurgulamak amacı ile gerçekleştiriliyor. Projenin önemli diğer amaçları arasında, müzik aracılığıyla Avrupa Birliği ve Türkiye arasındaki karşılıklı anlayışın beslenmesi, karşılıklı önyargılara neden olan kültürel bariyerlerin aşılması ve tarihsel kültür birikimini günümüz seyircisine ulaştırılması ” şeklinde ifade ediliyor.

TEK TANRI İÇİN MÜZİK YAPTILAR

Proje için hazırlanan sayfada yer alan görsellerde bir hayli ilginç. Üç dinin sembollerinin bir araya getirildiği sayfada. Avrupa Birliği, Türkiye Yunanistan ve Alman bayrakları dikkat çekerken, üç dinin ibadethane resimleri de yan yana veriliyor. Projede üç dinin birbirinden farklı olmadığı hepsinin aynı tanrıya inandığı görüşü lanse ediliyor.

KAYBEDEN BİZLER OLUYORUZ

Projeyi değerlendiren Doç. Dr. Nedim Urhan, “İslami ölçüler içerisinde bir araya gelinir ama etkili olan Müslümanlık olacak, etkili olan Türkiye olacak. Hâlbuki öyle değil. Onlar öyle bir alt yapı hazırlıyorlar ki mesela onların ayinleri de orada yapılıyor. İslami ölçülere aykırı hareketler ediliyor. Bütün bunlar bir iletişim kurma, diyalog kurma olarak lanse ediliyor ama kaybeden bizler oluyoruz.” ifadelerini kullandı.

MÜSLÜMANLAR ARTIK UYANMALI VE TAVIRLARINI KOYMALIDIR

‘Bunlar AB’ye katılmak hevesine her türlü şeyi yapmaya hazır’ diyen Urhan, “Bunların alt yapıları müsait. Ne vicdanları sızlıyor, ne de İslami gayretleri ortaya geliyor maalesef. Onun için biz bu hususta etkili olacaksak yaparız, etkimizi gösteririz, taviz vermeyiz. Ama biz taviz vere vere hiçbir şeyimiz kalmadı. Zina bile serbest bırakıldı. Yani bu durumda hassas olmamız gerekiyor. Bu Müslümanlar niye uyur niye ses çıkarmaz, niye tavır koymaz, çok üzülüyorum. Biz yine de vazifemizi yapalım. Hıristiyan her şeyi yapacak, istediğini gündeme getirecek Müslümanlar onu kabul edecek. Avrupa hevesine taviz verme şansımız yoktur. Egemen Bağışın alt yapısında buna engel olacak en ufak bir hassasiyet yok. Kendisi teslim olmuş zaten. Müslümanlar artık uyanmalı ve tavırlarını koymalıdır.” diye konuştu.

TAM BİR HEZEYAN

Gecede kısa bir konuşma yapan Egemen Bağış’ın “Böyle bir konserin mensubu olmaktan büyük onur duyduğum inancımın Peygamberinin Kutlu Doğum Haftası’na denk gelmesi de beni ayrıca çok duygulandırıyor.” sözleri  tam bir hezeyan olarak değerlendirildi. Bağış’ın Peygamber Efendimizin Kutlu Doğumu ile Tek Tanrı’ya çalınan müzik arasında nasıl bir bağ kurduğu anlaşılamadı. Bağış konuşmasının devamında “Hazreti Peygamberimizin çok güzel söylediği bir yaklaşımı aslında bu konser ortaya koyuyor. Peygamber efendimiz şöyle buyurmuş; ‘İman etmedikçe cennete gidemezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de gerçek manada iman etmiş olamazsınız’. Farklılıklarımız olacak, farklı inançlarımız, farklı kültürlerimiz, farklı dillerimiz olacak ama hepimizin barışa, birlikte yaşamaya, hoşgörüye, hep beraber sahip çıkmamız, destek vermemiz gerekiyor” dedi. Bağış’ın Peygamberimize ithafen söylediği hadise şerifte kastedilenlerin Müslümanlar olduğundan da anlaşılan haberi yok.

AVRUPA’DA KENDİNE YONTUYOR

‘Tek Tanrı’ adı altında, barış ve hoşgörü söylemiyle, İslam dinini Yahudilik ve Hıristiyanlıkla eş değer tutma çalışmaları, nedense Batı ülkelerinde hep Müslümanların aleyhine işliyor. Uluslararası Af Örgütü, Avrupa ülkelerinin laiklik ve cinsiyet eşitliği gibi gerekçelerin arkasına saklanarak, okullarda ve iş yerlerinde başörtüsünü yasaklamasının insan hakları ihlali olduğunu açıkladı. Örgütün hazırladığı ‘Tercih ve Ön Yargı: Avrupa’da Müslümanlara Ayrımcılık’ raporunda, ‘Avrupa Birliği ve üyeleri özellikle eğitim ve istihdamda Müslümanlar’a yönelik ayrımcılıkla mücadelede daha fazlasını yapmalıdır” ifadeleri yer aldı. Af Örgütünün bu raporu AB ülkelerinde Müslümanlara yapılan ayrımcılığı tescillemiş oldu.

KAYBEDEN BİZ OLUYORUZ

Doç. Dr. Nedim Urhan, “İslami ölçüler içerisinde bir araya gelinir ama etkili olan Müslümanlık olacak, etkili olan Türkiye olacak. Hâlbuki öyle değil. Onlar öyle bir alt yapı hazırlıyorlar ki mesela onların ayinleri de orada yapılıyor. İslami ölçülere aykırı hareketler ediliyor. Bütün bunlar bir iletişim kurma, diyalog kurma çabası olarak gösteriliyor ama kaybeden bizler oluyoruz. Bu Müslümanlar niye uyur niye ses çıkarmaz, niye tavır koymaz, çok üzülüyorum.”

Rasulüllah (Sav)'den Şefaat İstemek – Vehhabi ve Selefilere Reddiye – 1.Bölüm

Yorum bırakın


  Rasulüllah (Sav)’den Şefaat İstemek – Vehhabi ve Selefilere Reddiye – 1.Bölüm

  Rasulüllah’ın Vefatından Sonra Şefaat İstemeye Şirk Diyenlere Verilen Cevaplar

  1.İtiraza Verilen Cevap

“Şefaat Ya Resulüllah” derken izah isteyen iki tane mesele var.
Birincisi,Rasulüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) vefat etmiş iken kendisine “Ya” diye nida ederek şefaat istenir mi meselesi ?
İkincisi,Rasulüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) vefat etmişken,kendisine nida edilmesini duyup bizim için dua edebilir mi ?

Bu iki meseleyi kısaca açıklayalım şimdir.

1.Mesele 

Rasulüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) vefat etmişken kendisine nida edilmesinin caiz olduğu,bizim et-Tahiyyat duasında var.Namaz kılan kişi her iki rekatta bir defa Tahiyyat duasını okur.Yani günde 40 rekat namaz kılan kişi 20’den fazla et-Tahiyyat okur.Günde 20’den fazla “Ey peygamber sana selam olsun”  diyor.Yani bu Rasulüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)’a nida etmektir.Demek ki vefat etmiş olsa da ona nida edilebilmektedir.

Eğer Peygamberimiz (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) vefat ettikten sonra ona nida etmek şirk olsaydı,insanı dinden çıkarsaydı,namaz kılan insanın günde 20 kereden fazla dinden çıkması gerekirdi.Rasulüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)in vefatından sonra yukarıda geçtiği üzere ‘Ya Muhammed’ diyerek medet uman sahabe ve Tabi’in’in bu tür istekleri,Selefi ve Vehhabi’lerin iddiasına göre şirk olmalıydı.Dolayısıyla et-Tahiyyat duasının delaleti ile rahat rahat diyoruz ki,Rasulüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)’e buradan ve dünyanın neresinden olursa olsun nida etmekte,itikadı sağlam olduktan sonra bir sakınca yoktur.

BİR RİVAYET

Heysem bin Haneş (Radıyallahu Anh)’ın rivayetine göre ;

Abdullah İbnü Ömer (Radıyallahu Anh)’in yanındaydık.Ayağı uyuşmuştu.Birisi ona ; ‘En sevdiğin insanı zikret’ dedi.O da ‘Ya Muhammed !’… dedi.Sanki (ayağı) bağdan çözülmüştü. (Buhari)

Bu rivayeti,İmam Buhari’de,el-Edebu’l Müfred’inde,Ebu Nuaym,Süfyan,Ebu İshak ve Abdurrahman İbn-i Sa’d yoluyla rivayet etmiştir.
Mühim olan husus Buharı ve Hazıf İbnü’s-Sünni tarafından İslami bir edebp olarak kabul edilmesi ve kitaplarına alınması.Hatta İbni Teymiyye bile (İbni Teymiyye,Vehhabilerin en çok sevdiği alimlerden biri) bu konuyu el-Kelimu’t Tayyib isimli eserinde,nerelerde sünneti uygun,nasıl dua edeceğimizi göstermek için ele almıştır.

Ğaib (yanımızda bulunmayan) bir kulu çağırarak tevessül etmek yüzünden şu imamlardan hangisini şirkle suçlayacaksınız.
Rasulülllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) ‘in Sahabe ve Tabiinin bu istekleri şirk olmayacağına göre,o zaman ayetleri ve hadisleri yanlış yorumlayan,anlıyan selefiler ve vehhabiler hata içindedirler.

Devamı İkinci Bölümde Gelecektir.

Masonluk ve Amacı

Yorum bırakın

islamikoru.com okurlarına özel
_________________________
Masonluğun masonlara göre anlamı ile,bize göre anlamı farklıdır.
Masonluğun ; alt kademede yer alan ve bulunduğu yerde ne işe yaradığını,üzerinde hangi oyunların döndüğünü anlamayan masonlara göre anlamı ; dünya üzerinde din,dil,ırk ve renk gözetmeksizin,tüm insanları bir görmek ve dünya üzerinde barış-huzur-refah içerisinde yaşamaktır.

Bir kere şunu belirtmek gerekir ki dinimize göre yukarıdaki tanım asla olmayacak bir iştir.Müslüman ; dinini yaşamanın yanı sıra yaşatmalıdır da.Sahabe efendilerimiz nasıl ki Allah’ın Rasulüne indirdiği Kur’an’ı ulaşabildikleri tüm yerlere götürdülerse,bizimde bu işi böyle almamız gerekir ki ; biz bunu yaparken farklı dinden olanlar ile nasıl tam manasıyla barış-huzur sağlanacak ? İslam’da cihat farzdır.Cihatın çeşitl türleri olmak ile beraber,akla ilk geleni Allah yolunda gaza (sefer,savaş) etmektir.İslam devleti,gücü dahilinde islamı yaymak için savaşmalıdır.Fethettiği ülkenin vatandaşları ; bu durumu nasıl saygı ile karşılar ve barış sağlanır ? Bunu akıl ve mantık ile de açıklayamayız,din ile de.

YAZININ TÜMÜNÜ OKUMAK İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ

Masonluk Nedir,Masonların Asıl Amaçları Nelerdir ?

2 Yorum


 islamikoru.com okurlarına özel
_________________________
 Masonluğun masonlara göre anlamı ile,bize göre anlamı farklıdır.
Masonluğun ; alt kademede yer alan ve bulunduğu yerde ne işe yaradığını,üzerinde hangi oyunların döndüğünü anlamayan masonlara göre anlamı ; dünya üzerinde din,dil,ırk ve renk gözetmeksizin,tüm    insanları bir görmek ve dünya üzerinde barış-huzur-refah içerisinde yaşamaktır.

 Bir kere şunu belirtmek gerekir ki dinimize göre yukarıdaki tanım asla olmayacak bir iştir.Müslüman ; dinini yaşamanın yanı sıra yaşatmalıdır da.Sahabe efendilerimiz nasıl ki Allah’ın Rasulüne indirdiği   Kur’an’ı ulaşabildikleri tüm yerlere götürdülerse,bizimde bu işi böyle almamız gerekir ki ; biz bunu yaparken farklı dinden olanlar ile nasıl tam manasıyla barış-huzur sağlanacak ? İslam’da cihat  farzdır.Cihatın çeşitl türleri olmak ile beraber,akla ilk geleni Allah yolunda gaza (sefer,savaş) etmektir.İslam devleti,gücü dahilinde islamı yaymak için savaşmalıdır.Fethettiği ülkenin vatandaşları ; bu durumu nasıl saygı ile karşılar ve barış sağlanır ? Bunu akıl ve mantık ile de açıklayamayız,din ile de.

Burdan çıkaracağımız sonuç o ki ; masonluk demek ; islam’ın farz kıldığı cihatı yok saymak,kabul etmemek,ortadan kaldırmak demektir ki bu da dinsizliktir.
Bir insan hem mason,hem de müslüman olamaz.
Masonluk dinsizliktir,dine düşmanlıktır.
Önlüksüz masonlar bu olayın tam manasıyla farkında değillerdir.

Sitemizde yoğunca işlediğimiz bir tehlike olan ‘Dinler Arası Diyalog’ konusu ; isminden ve faaliyetlerinden de anlaşılacağı gibi mason tabanlıdır,masonluk ile kardeştir ve masonluk sistemi ile bağdaşmaktadır.

Masonluğa göre tüm insanlar kardeştir.
İslam dinine göre ‘müslümanlar’ kardeştir. (Hucurat Suresi : 10.Ayet)

Türkiye’de mason locaları 1900’lü yılların başında kurulmuştur.Masonlar ‘Osmanlı’ düşmanıdır.Locaların Osmanlı’da kurulduğu tarih ve ‘ittihat ve Terakki’ cemiyeti üyeleri,Mehmet Talat Paşa ve V.Murat gibi  ; yenilikçi,reformist ve dine uzak kişilerin bu localara kayıtlı olması bir tesadüf değildir.Her biri yılların planı ve oyunudur.Masonlar bu günlerin planını o zamanlardan planlamıştır.

Masonlar Siyonizm’in uşaklarıdır.
‘Yeni Dünya Düzeni’ olarak adlandırılan ve ‘Dünyayı tek bir koldan yönetme’ amacı taşıyan projenin işçileri olan Masonlar ; bu konuya açıklık getirecek ve bir çok yerde karşılaşabileceğiniz (hatta amerikan dolarında bile) ‘PİRAMİT‘in sadece düşük ve orta seviyede ki üyeleridir.

Amaçları,dünyayı yönetmek.Ve bizlere korku salmak.Bu yüzden sembol ve simgelerini her tarafta görürsünüz.Kitaplar,dergiler,sempozyumlar vs bir kuru gürültüdür bunlar.Maksat ; cahil müslümanların gözünü korkutmak ve ‘bunlar her yerde,bunlar çok güçlü’ piskolojisini oluşturarak boyun eğdirmek.Halbuki iman gücü,tüm batıl güçlerin üstündedir.

Bu kısa fakat öz yazımızı,bahsettiğimiz piramiti koyarak bitiriyoruz.

UNUTMAYIN : Amaçları kendilerini her şeyden (Hatta Allah’tan bile) güçlü gösterip,piskolojik olarak bizleri çökertmek ,pasifleştirmek ve kendileri itaat ettirmektir.İMAN GÜCÜ tüm batıl görüşlerin ÜSTÜNDEDİR.

www.islamikoru.com   / Özel

Kadir MISIRLIOĞLU – İsmet İnönü Kimdir ?

Yorum bırakın

Kadir MISIRLIOĞLU – İsmet İnönü Kimdir ?

BÖLÜM 1

BÖLÜM 2

BÖLÜM 3

BÖLÜM 4

BÖLÜM 5

BÖLÜM 6 

BÖLÜM 7 

BÖLÜM 8 

BÖLÜM 9 

BÖLÜM 10 

BÖLÜM 11 

BÖLÜM 12 

BÖLÜM 13 

Kadir MISIRLIOĞLU – Siyonizm Gerçeğini Anlatıyor

Yorum bırakın

Kadir MISIRLIOĞLU – Siyonizm Gerçeğini Anlatıyor

Older Entries