Kabir Azabı Var mıdır ? – Delilleri İle Birlikte KABİR Ahvali

Yorum bırakın

— Kabir Azabını İnkar Edenlere Karşı —

Kabir Azabı Var mıdır ? – Delilleri İle Birlikte KABİR Ahvali

Kabir azabı,sual,mizan gibi ahiret meselelerine akaidde (inanç esaslarını ele alan ilimde) “sem’iyyat” denir.Kabir alemi,dünya hayatından sonra,fakat ahiretteki dirilişten (kıyametten) önce olduğu için ikisinden de ayrıdır. [Yani kabir alemi,ne dünyadadır,ne de ahirettedir.İkisi arasında ‘berzah’ denilen alemdir.] Berzah ; iki şey arasında ki engel demektir.

Müminun suresi 100.ayet bu durumu niteler ; “(Ölümlerinin ardından) onların arkasında,(kabirlerinden) diriltilecekleri o (kıyamet) gün(ün)e kadar (devam edecek) bir engel vardır (ki,o ölüm engeli ve kabir alemi,onların tekrar dünya hayatına dönmelerine mani olarak kalacaktır,ahiretteki hayatları ise dünyadan çok farklı olacaktır.)”

Kabir ahvali ; sual,azap ve nimet olmak üzere 3 kısımdır.
İlk kısım ‘sual’ kısmıdır ki burda sorgu melekleri kişiyi sorgular.
İkinci kısım azaptır.Bu ; sorgulamadan ‘kötü’ sonuç alan kafirler veya ‘asi’ müslümanların çekeceği azaptır. Daha fazla

Kabir Azabı – Mutezile ve Şia’ya Reddiye

Yorum bırakın

Geçmişte Mutezile’nin bazısı günümüzde ise ŞİA görüşlü bazı kimseler ve bunlar dışındada felsefeciler,akılcılar vs.tarafından inkar edilen kabir azabı konusuna delilleriyle birlikte değineceğiz.Allah doğru yoldan ayırmasın.Amin.

KABİR AZABI

Kabir azabından maksat,dirilmeden önceki azaptır.İster kabirde olsun,ister denizin dibinde,ister yırtıcı hayvanların karnında veya yanmış olsun müsavidir.

Kabir azabının sadece ruha olduğunu söyleyenler,sadece bedene olduğunu söyleyenler ve her ikisine de olduğunu söyleyen alimler vardır.Ehl-i Sünnet’e göre kabirdeki sual,azap ve nimet hem ruha hem bedene yapılacaktır.Çünkü bazı hadis-i şeriflerde sual esnasında ruhun bedene iade edileceği bildirilmiştir.

Kabir azabı ; mü’min’lere günahlarından temizlenmek içindir.Kafirler için ise temizlenmek yoktur.Onların azabı ebedidir.

 

YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ

Kabir Azabı Haktır / Vardır – ŞİA ve Mutezile'ye Reddiye

Yorum bırakın

Geçmişte Mutezile’nin bazısı günümüzde ise ŞİA görüşlü bazı kimseler ve bunlar dışındada felsefeciler,akılcılar vs.tarafından inkar edilen kabir azabı konusuna delilleriyle birlikte değineceğiz.Allah doğru yoldan ayırmasın.Amin.

KABİR AZABI

Kabir azabından maksat,dirilmeden önceki azaptır.İster kabirde olsun,ister denizin dibinde,ister yırtıcı hayvanların karnında veya yanmış olsun müsavidir.

Kabir azabının sadece ruha olduğunu söyleyenler,sadece bedene olduğunu söyleyenler ve her ikisine de olduğunu söyleyen alimler vardır.Ehl-i Sünnet’e göre kabirdeki sual,azap ve nimet hem ruha hem bedene yapılacaktır.Çünkü bazı hadis-i şeriflerde sual esnasında ruhun bedene iade edileceği bildirilmiştir.

Kabir azabı ; mü’min’lere günahlarından temizlenmek içindir.Kafirler için ise temizlenmek yoktur.Onların azabı ebedidir. Daha fazla

Mustafa İSLAMOĞLU ve Kabir Azabı Konusu

Yorum bırakın

Kendisinin ‘şia’ yanlısı olduğunu bildiğimiz Mustafa İSLAMOĞLU, internet sitesinde kendisine ‘kabir azabı’ hakkında sorulan 2 ayrı soruya verdiği cevaplarda ; kendisinin Mutezile yolunu takip ettiği şüphesini doğurmaktadır.Mutezile‘nin bazısı kabir azabını inkar etmiştir.Zaten Şia’da Mutezile’nin bir çok görüşü ile aynı görüştedir.Mutezile mezhebi tarihe karışmışken,görüşlerini ŞİA benimsemiştir.

Bu bilgilendirme ışığında,Mustafa İSLAMOĞLU’na kendi internet sitesinde sorulan 2 soruya cevaplarını inceleyelim.

SORU 1 : Kabir azabı olduğuna inanmayan arkadaşım var. Kendisinin Kur’an-ı Kerim’i incelediğini ve kabirle ilgili bir bilgi bulamadığından inanmadığını söylüyor. Kesin delilleri nerede geçmektedir?

M.İSLAMOĞLU’nun Cevabı : Kabir azabı, İslam ekolleri arasında temel bir tefrika konusu olmuştur. Savunanlar da reddedenler de Kur’an’dan bazı âyetleri delil getirmişler, fakat bu deliller doğrudan kabir azabının varlığına ya da yokluğuna delalet etmediği için iki tarafın tezi de temelsiz kalmıştır. Kabir azabı ancak hadislerle temellendirilebilir. Hadisler ise akaide konu olmazlar. Dolayısıyla kabir azabı iman veya inkârın konusu değildir.

SORU 2 : İşyerindeki arkadaşlarla bir konuda ihtilafa düştük ben kabir azabı olmadığını sadece tasavvuf ehlinin ürettiği bir şey olduğunu söyledim. Kur’anda ve hadislerde böyle bir şeyden bahsedilmediğini söyledim ama Ali İmran suresinin 45. ayetinde sanki kabir azabıyla ilgili bir iz varmış gibi görünüyor?

M.İSLAMOĞLU’nun Cevabı : Bu konuda savunanlar da reddedenler de Kur’an’dan 1300 yıldan beri birbirlerine ayetler delil gösterirler. Ne ki, sizin andığınız ayet de içinde bu mesele Kur’an’dan yola çıkılarak ne savunulabilir ne reddedilebilir. Bu meseleyi savunanlar Hadislerle savunurlarsa daha tutarlı olmuş olurlar. Çünkü sahih hadislerde yer alır. Bu da bu meselenin akidevi olmadığını, Rasulullah’ın ya da daha doğru ifadesiyle ilk neslin gündemini işgal eden yoruma dayalı bir mevzu olduğunu ortaya koyar.

İslamoğluna Cevap ve Açıklama

Sorulan sorular ve verilen cevaplara bakıldığında İslamoğlu’nun ‘kabir azabını’ inkar etmediğini,fakat inkar etmemenin yanında ‘kesin olarak kabul de etmediğini‘ ve “yoruma dayalı bir mevzu olduğunu” söyleyerek,kabir azabına ‘inansa da olur,inanmasa da olur’ tavrıyla yaklaştığını görmekteyiz.

Mustafa İslamoğlu,ilk soruya verdiği cevabın başında “Kabir azabı, İslam ekolleri arasında temel bir tefrika konusu olmuştur” demesine rağmen ikinci soruya verdiği cevabın sonunda kabir azabı konusunun akaid konusu olmadığını söylemiştir.

Akaid inanç esasları demektir.
Tefrika ise ; parçalanmak anlamındadır.Dini konularda tefrika,yani parçalanma,’i’tikadi (yani inanç) konularında olur.Çünkü konular ikiye ayrılır.İnanç ve Amel.İnanç konularını ele alan ilme Akaid/İtikat,Amel konularını ele alan ilme ise Fıkıh ilmi denir. Daha fazla

Tevessülü İnkar Eden Vehhabilere Reddiye – Tevessülün Delilleri – 1 –

Yorum bırakın

Tevessül; kişinin, kendisiyle başkasına yaklaştığı nesne, yol, vâsıta, sebep, bahâne, fırsat, elverişli vaziyet mânâlarına gelen “vesîle” masdarından meydana gelmiş bir kelimedir.

Vesîle’nin cem‘îsi (çoğulu), “veseyel” ve “vesâyil” olarak gelir. Tevessül de, vesîle edinerek ma’nen tutunmak, sarılmak demektir ki, meselâ, “Peygamber Efendimizin (s.a.v.), rûhâniyetine tevessül” gibi. Daha fazla

Cübbeli Ahmet Hoca – Kabir Hayatı (15 Ekim)

Yorum bırakın

Cübbeli Ahmet Hoca – Kabir Hayatı (15 Ekim)

Cübbeli Ahmet Hoca – Kabir Alemi (2009)

Yorum bırakın

Cübbeli Ahmet Hoca – Kabir Alemi (2009)

Cübbeli Ahmet Hoca – Kabir Azabı ( Zekeriya Beyaz’a Reddiye )

1 Yorum

Cübbeli Ahmet Hoca – Kabir Azabı ( Zekeriya Beyaz’a Reddiye )

Cübbeli Ahmet Hoca – Kabir Azabı ( Zekeriya Beyaz'a Reddiye )

2 Yorum

Cübbeli Ahmet Hoca – Kabir Azabı ( Zekeriya Beyaz’a Reddiye )

Cübbeli Ahmet Hoca – Kabir’de İlk Gece

Yorum bırakın

Cübbeli Ahmet Hoca – Kabir’de İlk Gece ( Vaaz-Sohbet )

Older Entries