Kudüste Müslümanlara ait ne varsa yok ediliyor. Camiler uyuşturucu kullanan gençlere terk ediliyor, sahabe mezarlıkları ortadan kaldırılıyor, buldozerler Hazreti Ömer ve Selahattin Eyyubi gibi Kudüsü fetheden komutanların askerlerinin yattığı mezarlıklara dalarak şehitlerin naaşlarını çıkartıyor.

Sahabe kabirleri yok ediliyor, kemikler çıkartılıp mezarlıklar park yapılıyor

Müslümanlara ait ne varsa yavaş yavaş ortadan kaldırıp şehri Yahudileştiren işgal yönetimi Amerika’dan aldığı 200 Milyon dolarlık bağışla 2005 yılından beri şehirdeki en eski ve en büyük Me’menullah Mezarlığı’nı yok edip yerine sözde hoşgörü müzesi açıyor. Aksa Müessesesi’nden Zeki Muhammed Tevfik Ağbariye tarafından hazırlanan “Müslümanların himayesi ile Yahudileştirme arasında kalan Kudüs mukaddesatı” isimli rapor, Kudüs’te yaşanan Yahudileştirme politikalarını bütün açıklığı ile gözler önüne seriyor.

Kudüs’ÜN özgürlüğü için mücadele eden Aksa Müessesesi’nden Zeki Muhammed Tevfik Ağbariye tarafından hazırlanan “Müslümanların himayesi ile Yahudileştirme arasında kalan Kudüs mukaddesatı” isimli rapor, Kudüs ve çevresinde yaşanan Yahudileştirme politikalarını bütün açıklığı ile gözler önüne seriyor.

MESCİD’İ AKSA KUDÜS’ÜN SEMBOLÜDÜR


Halifelerin, emirlerin ve salih âlimlerin Kudüs’ü korudukları ve şehirde camiler, mescitler, kervansaraylar, yollar, okullar, mezarlıklar inşa ettiklerini ifade eden Muhammed Tevfik Ağbariye, Aksa’nın çevresindeki arazilerin çoğunun vakıf arazisi hâline getirdiğini raporunda ifade ediyor. Ağbariye, şöyle devam ediyor; “Mescid-i Aksa Kudüs’ün ilk ve en önemli sembolüdür. Bu nedenle Kudüs toprakları ve gayrimenkullerinin ekserisi, kimsenin üzerinde tasarruf hakkının bulunmadığı İslami vakıf malları kapsamına girer. Bu vakfiye; mukaddes mekânların, asırlardır oraları imar eden ve orada hizmette bulunan Müslümanların özel mülkü hâline gelmesine mani olmaktır. Kudüs’teki İslami vakıf ve mukaddesatın tarihi, Emiru’l-Müminin Hz. Ömer zamanından İslam tarihi dönemlerini içine alarak vakıf çalışmalarının zarar görmeden devam ettiği Osmanlı dönemine kadar dayanır. Hiç şüphesiz Kudüs’teki vakıf faaliyetleri ve projeleri Osmanlı hilafeti döneminde Kudüs şehri genelinde, daha doğrusu Filistin genelinde artmıştır.”

KUDÜS YOK EDİLİYOR

İsrail işgalinden bu yana ise Kuds-ü Şerif’in halkı, binaları, camileri, yolları, mezarlarıyla beraber, yok edilme ve Yahudileştirilmeye maruz kaldığını söyleyen Ağbariye raporunda; “Kudüs’te çokça bulunan İslami yapıları ve İslam mukaddesatını takip eden biri, tek bir gerçekle karşılaşır; o da bu mukaddesatta ve muazzam eserlerdeki derin İslam tarihi izlerinin tahrif, tahrip ve imha edilmeye çalışıldığı gerçeğidir” diyor. Raporunda Kudüs camilerine özellikle yer veren Ağbariye şöyle devam ediyor; “Hiç şüphesiz Kudüs gibi bir şehrin, diğer Arap-İslam şehirleri gibi, caddelerinde ve sokaklarında camilerin olmaması imkânsızdır. Kudüs’te bazıları hâlâ ibadete açık, bazıları ise çeşitli sebeplerden ötürü ibadete kapanmış birçok cami vardır. Bölge camilerinin büyük bir kısmı eski ve tadilata muhtaç olup, her birinin tadilat masrafları binlerce hatta on binlerce dolar civarındadır.”

EN BÜYÜK MÜSLÜMAN MEZARLIĞI YAHUDİ İŞGALİ ALTINDA

Kudüs’teki Müslüman mezarlıklarına da raporunda yer veren Aksa Müessesesi’nden Ağbariye, konuyu şöyle açıklıyor; “Kudüs’te birçok Müslüman mezarlığı vardır. Bir kısmı önceden kullanılmış fakat zamanla ortadan kalkmış, diğer bir kısmı ise kendisine yönelik İsrail saldırılarına rağmen hâlâ işlevini sürdürmektedir. Me’menullah Mezarlığı Eski Kudüs’ün batısında el-Halil Kapısı’na 100 m uzaklıkta yer almakta olup Beyt-i Makdis’teki en büyük Müslüman mezarlıklarındandır. Alanı yaklaşık 200 dönüm olan mezarlığa ilk İslam fethi zamanında birçok sahabe ve mücahit defnedilmiştir. Mezarlığa defin işlemi Yahudi işgaline kadar devam etmiş ve bu yere yüzlerce âlim, fakih, edebiyatçı ve ileri gelen kimseler defnedilmiştir. Ancak 1948’de Me’menullah Mezarlığı’nı da kapsayan Batı Kudüs’ün işgalinin ardından buraya defin işlemleri durdurulmuştur.”

KUDÜS FATİHLERİNİN MEZARLARI DAHİ ELDEN GİTTİ

“Sahira Mezarlığı ise şehir surlarının kuzeyinde, Sahira ismiyle bilinen kapıya birkaç metre uzaklıkta yer almakta olup büyük Müslüman mezarlıklarından biridir. Buraya birçok değerli zat defnedilmiştir; hatta Selahattin Eyyubi’nin Kudüs’ü fethi sırasında onunla beraber savaşan birçok mücahidin buraya defnedilmesi nedeniyle “Mücahitler Mezarlığı” olarak da anılmaktadır. Babu’r-Rahme Mezarlığı da Harem-i Şerif surlarının doğusunda yer alan meşhur Müslüman mezarlıklarından biridir. Geçmişte günümüzdekinden daha geniş bir alana sahipken zamanla alanı daraltılmıştır.  El-Yusufiyye Mezarlığı ise El-Esbat Kapısı yanında ve Babu’r-Rahme Mezarlığı’nın kuzeyinde yer almaktadır.  Mezarlık hâlâ işlevini korumakta ve Müslümanlar ölülerini buraya defnetmektedirler. En-Nebi Davud Mezarlığı da Eski Kudüs’ün surlarının yakınında yer alır. Bugün işgalci İsrail’in hedefi durumunda olan bu mezarlıkların tamamı düzenli tadilat ve korumaya muhtaçtır. Her bir mescidin tadilatı ve sürekli muhafazası için yıllık olarak on binlerce dolar gerekmektedir.”
VAKIF MALLARI BÜTÜN KUDÜS’Ü KAPLIYOR
Camiler ve mezarlıkların yanı sıra Kudüs’te neredeyse tüm Kudüs’ü kaplayacak kadar vakıf malı olduğunu ifade eden Tevfik Ağbariye bunların en önemlilerin Mescid-i Aksa surlarının içerisinde, Eski Kudüs’ün dört bir yanında ve yakın çevresinde yer alan okullar olduğunu söylüyor. Ağbariye raporuna şöyle devam ediyor; “Bugün Kudüs’teki okul sayısı 55 olarak tespit edilmiştir. Mukaddesattan ve vakıf mallarından sayılan bu yerlere, İslam tarihinin bir döneminde ilim ve zikir halkaları için kullanılan ve bazılarının hâlâ işlevini koruduğu tekke ve zaviyeleri de ekleyebiliriz. Bunlar arasına Eski Kudüs’ün içinde ve dışında yer alan, Batı Kudüs’te sayıları yaklaşık 10.000’i bulan özel ve genel gayrimenkulleri ve evleri de katabiliriz.”

AYNETU KARİM CAMİSİ UYUŞTURUCU KULLANIM MERKEZİ OLDU

Kudüs mıntıkasına yakın camilere yapılan saldırıların sayısının da oldukça fazla olduğunu ifade eden Ağbariye, 1948’de işgal edilen köylerden Eşva’ köyündeki Eşva’ Camisi gibi birçok caminin yıkıldığını, aynı şekilde Dir Rafet köyündeki el-Hac Hasan Camisinin yerle bir edilirken Dir Yasin Camisinin de Yahudiler tarafından akıl hastanesi olarak düzenlendiğini, Aynetu Karim Camisi ise uyuşturucu ve diğer zararlı alışkanlıkların müptelası olanların uğrak yeri olduğunu ifade ediyor. Ağbariye, aynı şekilde Eski Kudüs’ün batısında yer alan Me’menullah Mezarlığına da raporunda geniş yer ayırıyor. Rapora göre  Me’menullah Mezarlığı Beyt-i Makdis’te alanı en geniş Müslüman mezarlıklarından biri. Me’munullah Mezarlığı Kudüs mezarlıkları arasında en eski, en geniş ve en meşhur olanıdır ve burada da Hz. Ömer’in Kudüs’ü fethi sırasında savaşan birçok sahabe defnedilmiştir. Mezarlık,  birçok sahabe, tabiun, salih ve yüce zatı barındırmaktadır. Tarihi Mezarlığa yapılan İsrail saldırıları, Kudüs’te İslam mukaddesatına yapılan saldırıların çirkinliğinin en bariz örneklerinden biridir.”

İSLAM MERKEZLERİNİ YOK EDİP “HOŞGÖRÜ” DEDİLER

“1985 ve onu takip eden yıllarda işgalci İsrail Devleti’nin Ulaştırma Bakanlığı tarafından mezarlığın büyük bir kısmına otopark yapılmış ve yine kanalizasyon ve elektrik ağının uzatılması ve otoparkın genişletilmesi için birtakım kazı çalışmaları gerçekleştirilmiştir.  2000 yılından bu yana mezarlığın bir bölümünde, merkezi Amerika’nın Los Angeles şehrinde bulunan Wiesenthal Merkezi’nin girişimi ve sponsorluğunda ‘İnsan Onuru Merkezi – Kudüs’te Hoşgörü Müzesi’ inşası için planlar yapılmaktadır. İnşası için ABD’den 200 milyon dolar toplanarak 2005 Aralık ayında uygulamaya konulmuş olan proje çerçevesinde birçok mezar buldozerlerle kazılmış ve ölü kemikleri açığa çıkmıştır. Aksa Halk ve Hukuk Müessesesi, Yüksek Mahkeme’den çalışmaların bir süre durdurulması için bir karar çıkartmış, aynı şekilde İnsan Haklarına Saygı Müessesesi de Kudüs’teki Şeriat Mahkemesi’nden buralardaki çalışmaların durdurulması için bir karar çıkartmıştır. Me’menullah Mezarlığı’nın geri kalan kısmını korumak için Aksa Müessesesi Kudüs’teki Mezarlıkları Koruma Komitesi’yle iş birliği içerisinde mezarlığı korumak için İslami çalışma kampı düzenlemiş ve onarım çalışmalarını tamamlamak için de ikinci bir kamp düzenlemek üzere çalışmalar başlatmıştır.”

MÜSLÜMAN MEZARLIKLARINDAN KEMİK ÇIKARTMAYA DEVAM

“2008 Kasım ayında işgalci İsrail’in Yüksek Mahkemesi, Me’menullah Mezarlığı üzerinde ‘Hoşgörü Müzesi’ inşasını durdurma talebini reddetme kararı almış ve Yahudi-Amerikan şirketinin Me’menullah Mezarlığı üzerinde ‘Hoşgörü Müzesi’ni inşa etmesine izin vermiştir. O günden bu yana Me’menullah Mezarlığı’nda yüzlerce Müslüman mezarı üzerinde kazı ve kemik çıkarma çalışmaları devam etmektedir. Buna rağmen Me’menullah Mezarlığı’nı korumak için mezarlığın geri kalan kısmının tamamının koruma ve tadilat projesi bulunmaktadır.”

ŞEHİTLERİN NAAŞLARINI BULDOZERLER İLE ÇIKARTTILAR

Kudüs’teki İslami mukaddesata karşı yapılan İsrail saldırılarını raporunun merkezine yerleştiren Ağbariye; “Kudüs’teki İslami mukaddesata karşı yapılan İsrail saldırıları çok fazla olup en barizleri gasp, kapatma ve yıkımdır. Buna örnek teşkil etmesi bakımından 1995’te İsrail polisi gözetiminde Kudüs’te işgalci İsrail buldozerlerinin Babu’r-Rahme Mezarlığı’ndaki yıkım çalışmalarını zikredilebiliriz. Bu dönemde yol genişletmesi bahanesiyle bazı mezarlar kazılmış, yine bazı Yahudi grupları bu işle alakalı emellerine geçerliliği olmayan bahaneler bularak İsrail Yüksek Mahkemesi’nden Babu’r-Rahme Mezarlığı’nda defin yasağı getirme talebinde bulunmuşlardır. 1976 yılında işgalci İsrail hükümeti, Mücahidin Mezarlığı’na bir saldırıda bulunmuş, mezarlığı buldozerle kazmış ve şehitlerin naaşlarını çıkartmıştır. En-Nebi Davud Camisi, Yahudi dinî törenleri düzenlenmesi için sinagoga çevrilmiş, birçok cami kapatılmış, ezan okunması ve namaz kılınması yasaklamıştır” diyor.

SAHABELERİN KEMİKLERİNİ ÇIKARTIP MEZARLIĞI PARK YAPTILAR

“1948 yılında İsrail güçleri Batı Kudüs’ü işgal ettiğinde Me’menullah Mezarlığı da Yahudilerin eline geçti. İşte o zaman işgalci İsrail Meclisi bir kanun çıkarttı ve bu kanun gereği mezarlıkları da kapsayan tüm İslami vakıf toprakları “sahipsiz mallar” addedildi. Böylece Me’menullah Mezarlığı da İsrail Toprak İdaresi Başkanlığı’nın el koyduğu araziler arasında yer aldı. O tarihten bu yana işgalci İsrail Meclisi, mezarlığın kimliğini değiştirmeye devam etmiş ve bugün mezarlığın eskiden 200 dönüme ulaşan alanından çok az bir kısmı kalmıştır. 1960 yılında işgalci İsrail Meclisi ve Kudüs Belediyesi, mezarları buldozerlerle kazmak, ölülerin kemiklerini ortaya çıkartmak, ağaç dikmek, birçok yerinde yollar yapmak suretiyle Me’menullah Mezarlığı’nın büyük bir kısmını İstiklal Parkı ismiyle parka çevirmiştir. Park ve mezarlığın geri kalan bölümleri Yahudi aşırılıkların sapkın işleri için kullanılmıştır.”

Müslümanlar ne yapmalı?

Kudüs’ün özgürlüğü için mücadele eden Aksa Müessesesi’nden Zeki Muhammed Tevfik Ağbariye tarafından hazırlanan “Müslümanların himayesi ile Yahudileştirme arasında kalan Kudüs mukaddesatı” isimli raporda özet ve öneriler bölümünde ise şu maddeler yer almakta;

1- Kudüs’teki vakıf mallarının sayısı oldukça fazladır, fakat bu malların gerçek sayısı ayrıntılı bir şekilde bilinmemektedir. Bu vakıflar yani camiler, mezarlıklar, vakıf gayrimenkulleri ve vakıf arazileri hakkındaki her ayrıntının bilinmesi gerekmektedir.

2- Eski Kudüs’te vakıf gayrimenkulleri ve evlere uygulanan gasp olaylarının sayısı ve niteliği tam olarak bilinmemektedir. Bu yerleşimci gasplarının boyutları ve tehlikelerinin belirlenmesi gerekmektedir.

3- Yahudi yerleşimi özellikle mübarek Mescid-i Aksa yakınlarında her geçen gün artmaktadır.

4- Kudüs’teki ve özellikle de eski Kudüs’teki vakıf malları, mukaddesat, mescit, mezarlık ve vakıf gayrimenkullerinin onarımı ve tadilatı projelerinin uygulanması gerekmektedir. Evler de bu kapsama girer; çünkü bu evlerin çoğu Kudüs ve Mescid-i Aksa’nın korunmasında büyük bir adım sayılan vakıf mallarındandır.

5- Arşiv projesi: Resmî kayıtlarda İslam ve Arap haklarını korumada yardımcı olabilecek birçok belge bulunmaktadır, bu nedenle belgelere ulaşılması gerekmektedir. En önemli kayıtlar: Osmanlı Arşivi, Ürdün Arşivi, Kudüs Vakıflar Arşivi-Şeriat Mahkemesi ve Vakıf Daire Başkanlığı arşivleridir.

6- Vakıf malları ve mukaddesat gasplarının en bariz uygulaması bu yerlerin sinagoga dönüştürülmeleridir. Bunun da en bariz örneği “Hamamu’l-Ayn” ve “el-Medrese et-Tenkiziyye”dir.

7- En önemli ve en acil projelerden biri mukaddesat ve vakıf dosyalarının dava takibi projesidir.

8- Uzun süredir devam eden İsrail ambargosundan sonra, artık mübarek Mescid-i Aksa’nın korunması ve tadilat çalışmalarına yeniden başlanması gerekmektedir.
 

YUSUF HAN KARDELEN